-
-
Oyunu bugün Garibaldi Sahnesinde izledim. Öncelikle tüm ekibi tebrik ederim. Tek perde, 90 dakika, tamamı oyuncu performansına dayanan inanılmaz güzel bir iş çıkarmışlar ortaya. Doymak bilmez insan ruhunun sınırsız istekleri için insanların ne kadar ileriye gidebileceğine dair çok iyi bir hikaye. Metin o kadar iyi ve bu distopik hikaye o kadar güzel yönetilmiş ki, dibiniz düşerek ve hatta bazı yerlerde kendinizi görerek izleyeceksiniz. Mutlaka gidiniz. Çok çok iyi.
-
Öncelikle emeği geçen tüm ekibe teşekkürler.
İnsanoğlunun tüketim çılgınlığı ve açgözlülüğünü işleyen harika bir metin. Yönetmenin dokunuşları, müzikler ve ve oyunculuklarla birlikte tam olarak oyunun içinde hissedebileceğiniz , bir film gibi soluksuz izleyeceğiniz bir performans sizi bekliyor diyebilirim.
Verdiği mesajlar, izleyene sorgulattıkları, oyuncuların harika performansları ile gerçekten güzel bir oyundu. Keyifli ve bir o kadar da anlamlı bir akşam geçirmenizi sağlayabilir.
"Siz olsaydınız ne yapardınız ? " Hepimiz 'asla yetmez alışveriş Merkezi'nin birer tüketicisi olduğumuzu yüzümüze vuran, modern bireye çok fazla mesaj vermesinin yanında salona girdiğiniz anda oyun çoktan başlamış ve siz oyunun içine çekilmiş bulunuyorsunuz.
Sezonun en iyi oyunlarından olduğunu düşünüyorum.
Puanım: 8.5 / 10
-
-
Günümüz kapitalist toplumunun tıkır tıkır işleyen kanlı dişlileri içinde hep daha fazlasını istiyor, çabucak manipüle oluyor ve tüketim kültürünün yoluna bir taşı da biz ekliyoruz. Tam da bu noktada içinde bulunduğumuz bu durumun farkında olmadan daha da ileri giderken yaptıklarımızın şiddetini daha da artırıyoruz. Daha güzel bir yaşam standartları için “rüya ev”lerine zahmetsizce kavuşan bir çiftin baştan çıkma hikayelerini minimal fakat sağlam metaforlar eşliğinde aktaran oyun, düşündürürken sorgulatıyor.
Hep daha fazlasına sahip olmak için çabalarken ezip geçtiklerine, insanoğlunun içindeki şeytana ve yetinmek bilmeyen tüketme hırsına bizzat tanıklık ettiren metin, tiyatronun eğlendiren kadar eğiten yönünü de vurgu yapıyor. Tabii oyunun başarısında en büyük pay sahibi Zeynep Mataracı Bektaş ve Tunca Soysal’ın harika oyunculukları oluyor. Kara mizahı da yerinde kullanan oyunun yuvarlak sahne tasarımı, haşeratları simgeleyen ve zeminde beliren beyaz ışıkları ilk göze çarpan noktalar oluyor. Bugüne dek ara ara da olsa seyircinin salona girdiği an sahnede olan oyuncuların varlığına tanıklık etsem de bu oyunla birlikte farklı bir tecrübe daha edindim. Seyircinin salona girip yerlerine yerleştiği anlarda oyunun sahnelenmeye başlaması o hararetli atmosferin içine dahil olma konusunda son derece iyi düşünülmüş bir detay olarak göze çarpıyor.
İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun bu sezonki izlenebilir işlerinden biri olmuş kesinlikle. Seyircisinin de yoğun talebi karşılığında en az 3-4 sezon sahnede kalması dileğiyle. Niteliği yüksek bu tip oyunları daha fazla izleriz umarım. Tüm ekibin emeklerine sağlık.
Işıltılı Haşerat / İstanbul Devlet Tiyatrosu