"İnsan Olmak mı, Gergedanlaşmak mı?" Ionesco’nun zamansız eseri, izlediğim bu oyunla birlikte bir kez daha beni derinden sarstı. Oyunun başından sonuna kadar, sıradan insanların nasıl adım adım "gergedanlaştığına" tanıklık etmek hem düşündürücü hem de ürkütücüydü. Sahnede anlatılan hikâye aslında hepimizin içinde yaşadığı toplumlara dair keskin bir eleştiri. Konformizm, sorgulamadan kabullenme, bireysellikten uzaklaşma... Hepsi birer birer
izleyicinin gözlerinin önünde, dramatik olduğu kadar yer yer trajikomik bir dille işlendi. Özellikle final sahnesi, insan olmanın ne denli kıymetli ve kırılgan bir şey olduğunu bir tokat gibi hatırlatıyor. Oyunu genel anlamda beğendim. Hem oyunculuklar hem de sahne tasarımı metnin gücünü çok iyi taşıyordu. İzledikten sonra kendime şu soruları sormadan edemedim: İnsan olmak nedir? Nerede başlar ve ne zaman sona erer? Gergedanlaşmak, aslında ne kadar uzağımızda? Tüm bu sorularla baş başa kalmak, bana göre bu oyunun en büyük başarısı. Puanım: 8/10
Öncelikle emeği geçen tüm ekibe teşekkürler.
İki perdelik bu oyun, hem estetik hem de işlevsel dekoruyla dikkat çekerken, izleyiciyi suç ve masumiyet kavramları üzerine düşündüren etkileyici bir anlatı sunuyor. Kimi zaman izleyiciyi kendi vicdanıyla baş başa bırakan hikâyesi; haklı çıkmak, suçsuzluğunu kanıtlamak ve özgürlüğünü korumak adına ne kadar ileri gidilebileceğini sorgulatıyor. Uzun süresi, kalabalık oyuncu kadrosu ve yoğun diyaloglarıyla başta zorlu bir deneyim gibi görünse de, derinlikli karakterler ve güçlü atmosferiyle kendini izlettirmeyi başarıyor. Özellikle Konsolos karakteri, oyuna ayrı bir renk ve derinlik katarken, verilen mesajlar da seyirciye ustalıkla aktarılıyor. İnsan doğasının çıkarlar uğruna nelerden vazgeçebileceğini merak edenler için kaçırılmaması gereken bir yapım. Finali çarpıcıydı, senaryosu ise akıcı ve yorucu olmayan bir tempoda ilerledi.
Puanım: 7.5/10
Gergedanlar / İstanbul Devlet Tiyatrosu