Üretimlerinde istikrarını sürdürürken nitelikten ödün vermeyen Cihangir Atölye Sahnesi’nin seyircisiyle buluşturduğu en yeni oyun olan “Filler ve Karıncalar”ı bu sezonki izleme listemin en tepesine yazmıştım. Bunda hiç kuşku en önemli faktör, Türk edebiyatının ulu çınarı Yaşar Kemal’in “Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca” romanından uyarlanmış olmasıydı. Arzu Gamze Kılınç’ın uyarlayıp rejisini üstlendiği oyunu henüz ikinci temsilinde izlememe rağmen salondan beklentim rahatlıkla karşılanmış, keyifle ve en önemlisi üzerine düşünmeyi sürdürerek ayrılmayı başardım.
Bir romanı –eğer ki bu bir Yaşar Kemal eseriyse- sahneye uyarlamak hakikaten hiç kolay bir eylem değil çünkü gerek eserin özünü ve verdiği mesajı koruyup gerekse farklı dokunuşlarla onu doğru şekilde sahneye taşımak büyük maharet ister. Tüm bu risklerin farkına varan Kılınç da alegorik bu eseri kanımca hakkıyla sahneye taşımakla kalmayıp onu yaklaşık bir saate sığdırarak son derece kompakt bir anlatımla sunuyor.
Bir halk masalından yola çıkarak güç ve haklılık arasındaki ilişkiyi ele alırken anti emperyalist/otoriter tavrıyla sert bir toplum eleştirisini de masaya yatıran oyun, seyircisine içine hapsolduğu düzeni bir ayna misali yansıtırken mevcut gerçekliği de adeta tokat gibi yüzüne çarpıyor. Kapitalist sömürü düzeni, benliğini unutturacak şekilde ileri giden asimilasyon, baskıcı yönetim anlayışı, otoritenin katı kuralları, toplum dizaynı, adaletsizlik, orantısız güç, manipülasyon ve daha birçok olguyu aynı düzleme yayan Filler ve Karıncalar, gücün ve zorbalığın karşısına yerleştirdiği umut, birlik olma, beraberliğe adım atma, kolektif güç ve dayanışma kavramları ile mevcut zalim düzenin bir gün mutlaka yıkılacağının mesajını veriyor.
Anlatısını son derece sade bir sahne ve kostüm tasarımı üzerine inşa eden oyunda böylelikle asıl meseleye bizzat odaklanıyoruz. Karakterlerin fil ve karınca tasvirlerinin son derece efektif bir üslupla aktarıldığı oyun, özellikle ışık tasarımı ve Berkay Özideş imzalı harika müziklerle büyük bir alkışı hak ediyor. Özellikle müzikler, oyunun büyük bölümüne hakim olan ritmi, metne hakim olan kavramları temsil eden son derece vurucu tınılarla yansıtıyor.
Mevcut Türkiye gerçekliği içinde her anı dejavu etkisi yaratan; sömürü ve direnişi romanın hakkını verecek şekilde yansıtan oyun, sezonun kaçırılmaması gereken yapımlarından biri. Tüm ekibin emeğine sağlık. Bütün karıncalar birleşince bir gün o sırça saraya karşı zaferi kazanmak dileğiyle. Son olarak Yaşar Kemal’in şu cümleleriyle bitirmek isterim:
“Eğer insan soyunun bu en zaliminin simgesini, benzerini hayvanlar arasında arayacak olsaydım, belki timsahları bulurdum, boa yılanlarını bulurdum. Yok yok, sanmıyorum ki yeryüzünde bu zalimleri simgeleyecek korkunçlukta bir hayvan türü bulabilelim…”
Tiyatro sanatında konu özelinde ciddi bir meselesi olan, üzerine derin tartışmalar yapılabilecek ve pürdikkat izlenmesi gereken oyunlar kadar daha ana akım işlerin varlığı da birkaç saat boyunca tüm dertlerini salonun dışında bırakıp eğlenmek isteyen seyirci için değer taşıyor. Simay Antep’in kaleme aldığı ve yönetmenliğini Vahap Şen’in üstlendiği “Sil Baştan” da fantastik ve romantik komedi arasında gidip gelen yapısıyla tam da bu kategori içine dahil edebileceğimiz bir oyun.
Günümüz modern ilişkilerinin belirleyici faktörlerinden olan “birini olduğu gibi kabullenmek veya onu istediğimiz gibi değiştirmeyi istemek” arasındaki ince çizgi arasında salınan hikaye, bunu yer yer niteliği tartışılır bir komedi anlayışıyla sunuyor. Bunu yaparken modern çağdaki sevgi, karşılıklı anlayış, tahammül seviyesi, ego ve değişime zorlama gibi kavramları da masaya yatıran oyun, anlatısına eklediği fantastik sosla birlikte seyircisinin sıkılmadan takip edeceği bir hikayeyi sahneye taşıyor. Bu noktada oyunun zengin sahne ve dekor tasarımı göze son derece hitap ederken oyuncuların rollerine kattıkları ve performansları, reji dokunuşlarıyla birlikte metnin sunmak istediğini daha yukarı taşıyor.
Zorla yapılan değişimlerin günümüz modern ilişkilerindeki dengeleri ne derece yıprattığını alaycı bir dille yansıtan oyun, çiftlerin kendisine ayna tutmasına imkan tanırken eğlenceli bir 90 dakika sunuyor. Oyundaki heykellere özellikle dikkat :))
Filler ve Karıncalar / Cihangir Atölye Sahnesi