Ortaya çıktığı fikir dolayısıyla dikkat çekici fakat metnin bunu seyirciye yansıtması noktasında fazla sayıda tereddütü olan oyun; kendini tekrar döngü, rahatsız edici dış ses ve tek oyuncunun üzerine yığılan anlatımıyla şartları zorlasa da belli bir eşiği aşamıyor. Bunun yanında 40 dakikalık sürenin metnin ağırlığını hissettirecek derecede uzunlukta olduğunu düşünmüyor ve ilerleyen gösterimlerle birlikte metinde yapılacak iyileştirmelerin ağırlığı daha da artıracağını umuyorum.
Ah Ferhunde! “Siz nasıl münasip görürseniz…” dedikçe bizim içimiz daha da burkuldu.
Halit Ziya Uşaklıgil’in beş sayfalık öyküsünün sahneye uyarlanmış versiyonu olan Ferhunde, seyircisini duygudan duyguya sürükleyen ve kalpleri sızlatan dokunaklı bir oyun. Küçük yaşta Kamil Paşa’nın konağına halayık olarak verilen, büyüdükçe kalfa olan, dadı olan, bacı olan ama hiçbir zaman özgürleşemeyen bir kadının hikayesini sahneye taşıyan oyun, hayallerine kavuşmayı evlenmekle eşleştirmiş bir özgür olma hikayesi anlatsa da temelinde çok daha derin bir anlama sahip. Kendi iradesini gerçeğe dönüştürme konusunda bir türlü o büyük adımı atamayan, kaderini başkalarının eline teslim eden ve karşısındakini kırmak yerine kendini feda eden bir kadının hikayesi.
Kendisi dışında herkesi düşünen Ferhunde’ye ve beraberinde yan karakterlere sahnede tek başına hayat veren Bahar İrem Gençay, 70 dakika boyunca seyircisinin odağını diri tutmayı başarıyor. Tabii bu noktada oyun oyunu uyarlayan ve yöneten Onur Yamak da Gençay’a yüklediği bu sorumluluk ile son derece riskli fakat doğru bir tercihte bulunuyor. Ekibin emeğine sağlık.
Paramnezi