-
Liseye yeni başladığım dönem, abim beni Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'na götürmüş. Salon tıklım tıkış, oyuncu kadrosu efsane, hayranlıkla ve gülerek izlediğim oyun.
O gün bugündür, gerek çok popüler tv işlerinde, gerek radyo yayınlarında, kitaplarını okurken ve güncel oyunlarında izlerken aklıma hala ve hep o ilk izlediğim oyun, o dönemlerin efsane kadroları gelir. İtiraf edeyim, o tadı bir daha hiç bulamadım.
Bu akşam, mesleğe 60 yılını vermiş, 26.İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü sahibi ustanın, festivale özel hazırladığı, Çiğdem Erken Quartet müzikleri ile zenginleşen gösterisi HABANERA MAKAMI ile kendisine saygı duruşu yaptık.
Yaşın da getirisi ile hayat ve mesleki tecrübe sahibi insanların anılarını ilgiyle dinlerim. Ali Poyrazoğlu tam da bu noktada konumlanan iyi bir anlatıcıdır.
Habanera Makamı, Carmen ile başlayan, eserin kısa tarihçesini hikayeleştiren, oradan kendi yaşam örneklerine dokunan, meslekdaş anıları ile hem kulak çınlatan hem öte aleme göçmüşleri yad eden, neşeli ama bir noktada hüzünlü, eleştirel, öte yandan öğretici bir anlatı.
Sanata adanmış bu üretken ustaya, kendisine eşlik eden müzisyenlere saygılar, teşekkürler.
-
Yıllar sonra Ali Poyrazoğlu gibi çok iyi bir hikaye anlatıcısını tekrar sahnede izlemek çok keyifliydi. 2,5 saat arasız performans. Yahu insan hiç mi yorulmaz, bir kez mi "eee.." deyip de duraksamaz! Biz yorulduk, o yorulmadı. Su gibi. Deli keyifli hikayeler. Gülmekten karnıma ağrılar girdi. Caz, Carmen, hikayeler birleşimi biraz deneysel, özellikle de ilk başlarında. O kaotik caz yorumlamalarına pek bayılmıyorum. O yüzden de içine girmem biraz zaman aldı ama ilk yarım saat sonrası su gibi aktı gitti. Bu da cebimize bıraktığı iki satır: "Öyle bir servettir ki sevgini anmak bile, sultanlarla yer değiş deseler de nafile!”
-
Sanat yaşamının 60 yılında biriktirdiği birbirinden özel anıları seyircisiyle paylaşan Ali Poyrazoğlu'nun temposu bir an düşmeyen performansına sahne olan oyun, müziğin de evrensel gücüyle anlatımını zenginleştiriyor. Tiyatromuzda yıllardır iz bırakan böylesine usta bir ismin anılarına tanıklık etmek harika bir duygu ve deneyimdi.
-
Ali Poyrazoğlu'nu seyretmek çok keyifli. Biliyorum ki ne yaparsa yapsın hep mükemmel. 1981 yılından bu yana hemen hemen hiç bir oyununu kaçırmadım. Ali Poyrazoğlu'nu seyrederken zaman su gibi akıp geçiyor. Keşke bitmeseydi diyor insan.
-
Kültür sanat tarihimizde önemli bir yeri olan Ali Poyrazoğlu’nu sahnede izlemenin keyfinin yanı sıra yılların birikimi ile seyircinin her birini ele geçirdiğini görmek kayda değer bir mutluluk. İstanbul Tiyatro Festivali için özel hazırladığı, festival süresince yalnız iki kere seyirlenecek bu oyunu izlemenin ayrıcalığı bir yana heyecanla Ali Poyrazoğlu’nu sahnede görmenin keyfi de bambaska. 76 yaşındaki sanatçının hop oturup hop kalkan enerjisi bol performansı, es vermeden konuşması, enfes hikaye anlatıcılığı ile müzikler eşliğinde çıkardığı yolculuk festival sonrası bir daha sergilenmeme korkusu da yaratıyor. Kendi deyimiyle “bir vali izler de yasaklamak isterse devamında bol bol kapalı gişe oynanır” dileğini paylaşıyoruz. Bir önceki festivalde de “Asi Kuş” isimli oyunun festivali aşıp yıllarca oynanan bir oyun olduğunu da hatırlatmak lazım.
Habanera Makamı’ndan kültür makamına, dostlarla anı makamına, şiire gazele ne varsa değinen Poyrazoğlu’nun dediği “ Tiyatro gidilen bir yer değildir. Tiyatro zamanın ilerisinde derin tartışma yaratacak, kabul edilmeyecek, insanlarla azınlıklarla riski göze alarak, tiyatroya gittikten sonra kapıdan çıkıp seninle beraber gelen bir olgu, seni manen zenginleştiren, yeni başlık, yeni gündem, yeni sorularla hayatla yeni baştan yüzleştirebileceğin bir cesaretle seni kapısından çıkaran bir yerdir. Seyrettiğin oyun seninle beraber gelir ve hayatının bir parçası olur. “
Bu nedenle seyircisini de boş göndermiyor Poyrazoğlu.
Habanera Makamı / Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu