-
Yaklaşık 70 dakika, tek perde, sevdiğim türde metinli, karakterli dolu bir oyun.
Öncelikle metin ile ilgili konuşmak istiyorum. Bana Charles Bukowski, Chuck Palahniuk, Marquis de Sade gibi yazarları, onların karakterlerini, diyaloglarını anımsattı. Bunlar öyle kişilerdir ki toplum içinde söyleyemediğiniz şeyleri çatır çatır konuşurlar ve hepimizin söylemesi gereken şeyler olabileceğini bizlere hatırlatırlar. Dün izlediğim bu oyunda Danny ve Roberta benim için böyle karakterlerdi. Onlar, bu hayatta iyi olmaya çalışıp, toplum normlarına uymak isteyip, başlarına gelenler yüzünden hayal ettikleri gibi olamamış (ya da olamadıklarını sanan), uyum sağlayamamış kişiler. Aslında hepimiz gibi. Söyleyemedikleri yüzünden uykusuz kalan, pişman olan, sinirli olan, depresyonda olan bizler gibi.
Metehan Kuru ve Maral Tatar’ın oyunculuklarını tebrik ediyorum. Çok uyumlu ve doğallardı. Maral Tatar’ı çevirisi için ayrıca tebrik etmek lazım sanırım. O coğrafya, o karakterler için Türkçenin doğru hâlini bulmuş, metni oluşturmuş. Diyaloglar yerinde, akıcı. Sertlikler, duygu inişleri çıkışları dozundaydı.
Seyirci olarak etkilendiğim bir diğer yön de sahne tasarımıydı. Işık, dekor, kostümler hepsi beni Bronx’taki o bara ve üst sokaktaki Roberta’nın evine götürdü. Dünyayı bence iyi kurmuşlar. Bizlere yaşattılar. Tebrik ederim.
Emeği geçen tüm ekibe alkışlar. Seyircisi, ışığı bol olsun.
-
Oyun mutsuz iki insanın aslında çokta kolay mutlu olabileceğini anlatan bir metine sahip, kompakt bir dekora 2 mekanda gerçekleşyor. Oyunda yükseliş ya da düşüş olmadan düz bir anlatım var.Bu düz anlaıtm içinde doğal oyunculuklar Heriki oyuncuyuda ilk defa seyrettim, maral tatar bedenini oldukça iyi kullanıyor.Sesi ve vurguları yok son 10 dakika yükseliyor ve kelimeleri duygu halini daha net anlatıyor. Metehan Kuru ise sesini iyi kullanan duygu halini sadeceyle fiziksel değil sesinde ve sözündeki vurgularlala da ifade eden bir oyun ortaya koyuyor.
Ama oyun seyirciyi içine alabilmesi için biraz daha enerjiye ihtiyaç var
Özetle gitmeden önce buradaki puanlara baktım ve şimdi diyorum abartı ortalama bir oyun, sanırım buraya bu puanları verenler arkadaşlarına hizmet ettğini düşünüyor ama yanılıyor. Yaptıkları iyilik diye düşünselerde kötülük bunu da belirtmeden edemeyeceğim.
-
Oyunu baba sahnede izledim, Robertanın barda oyun öncesinde tek başına otururken danny ile tanışır. Farklı karakterdeki iki çılgın insanın uyumu ve aralarındaki geçen güzel dialog sizi oyunun sonuna kadar dikkatiniz dağılmadan izlettirebiliyor. Oyuncuları çok yetenekli ve bunu oyuna aksettirebiliyorlar.İzleme listesine alabileceğiniz bir oyun, Puanını hakediyor.
-
Tiyatro 8,065, bir izleyici olarak beni memnun eden bir şey yapıp, yabancısı olduğum bir yazar olan John Patrick Shanley'in, 1983 tarihinde yazdığı oyunu "Danny and the Deep Blue Sea"yi "Danny ve Derin Mavi Deniz" adıyla sahnelerimize taşımakta. Rejisini Muharrem Uğurlu'nun yaptığı oyunun çevirisi, kendisini Metehan Kuru ile birlikte izlediğimiz Maral Tatar'a ait.
Oyun, Bronx'ta bir barda tanışıp sohbet etmeye başlayan, travmalarının yorgunu Danny ve Roberta etrafında dönüyor.
Bu ikilinin tanışması ve birbirlerine hayat hikayelerini anlatmaya başlaması ile açılan oyunun barda geçen kısmı, karakterlerin sert yönlerini gördüğümüz, oyunun görünürde de daha sert olan kısmı. Akabinde gelen, dekorun başarıyla yatak odasına dönüştürüldüğü sahne, karakterlerin iç dünyalarına girdiğimiz, onların duygusal yönlerini de gördüğümüz bölüm. Son bölüm ise, gecenin gündüze döndüğü final sahnesi.
Genel hatları ile değinmek istediğim noktalar var:
Travmaları bu denli güçlü iki profilin, birbirlerine açılma, birbirlerini ileriye dönük dönüştürme çabası ve duygu geçişlerindeki hız nedeniyle hikaye beni yakalayamadı. Bunlar daha derinlikli işlenmeliydi diye düşünüyorum , bu açıdan tek perde 70 dakikayı yetersiz buldum. Öte yandan sert başlayan oyunun, sezon dizisi tadındaki finalini "arabesk" bulup oyun geneline uyduramadım.
İkilinin "iltifat oyunu" sahnesi eğlenceli idi. Metehan Kuru'nun, Danny'nin yaşadığı psikolojik atakları yansıtışı gayet iyiydi. Bar sahnesi boyunca fonda, konuşmalara engel teşkil etmeyecek şekilde müziği korumaları çok gerçekçiydi. Dekorun bardan oda formuna dönüştürülmesine hayran kaldım. Müzik seçimleri isabetliydi. Oyunun, genel olarak verdiğini düşündüğüm "birilerine umut olabilme" mesajını sevdim.
Bu tarz bir içerik için, karakterlerin daha derinlikli işlendiği, seyirciye duygu akışını özümseme fırsatı sunabilen bir oyun beklerdim. Bunlar elbette şahsi görüşüm. Aktardıklarım ilginizi çektiyse, özellikle psikolojik yönü baskın oyunları seviyorsanız buyrun izleyin lütfen, üzerine konuşalım:)
Ekibin, oyunun yolu açık, alkışı bol olsun.
-
Oyun saatinde terkedilmiş bir görüntü veren AVM'nin kaçıncı katında olduğu girişte yazmadığı için zorlanarak bulduğumuz bu sahnede önce anlamlı sözlerle desteklenen özgün şarkılardan sonra gerek diyaloglarıyla gerek de sahnelenişiyle hakkı verilerek oynanan akıcı bir "kabare" izledik. Salon "dolu" da olsa kesinlikle var olan seyirci sayısından daha fazla ilgiyi hak eden bir yapım olduğunu düşünüyorum. Oyunun sonundaki veda şarkısında Zeki-Metin'den Ferhan Şensoy'a ustaları anmaları da ayrıca övgüyü hakediyor. Kesinlikle öneririm.
Danny ve Derin Mavi Deniz / Tiyatro 8,065