Çok fazla yorum okudum ve uzun süredir oyunu yüksek puanlılar arasında takip ediyordum, beklentim fazlasıyla yükselmişti. Baba Sahne'de 24 Eylül'de izledim. Beklentiyi düşürerek izlemenizi öneririm zira 8.5'un epey altında bir oyun.
Güzel olan yanları hikaye, bazı sahne geçişleri ve başrol oyuncularının çok yönlü performansları iken zorlayan kısımları gürültü (canlı müzikteki darbuka çok çok ama çok fazla ve gereksiz kullanılmış), süresinin uzun olması (daha kısa olabilecekken gerekenden fazla sahneler eklenmiş gibiydi), mizahi yönünün zayıf olması (tabi ki güldüğüm sahneler oldu ama oyunun ana teması komedi ve buna rağmen diyaloglar güçlü değil ve klişe ifadeler fazla).
BGST'nin eski oyunu olduğu için uzun süredir tekrar çıkmasını bekliyordum ve nihayet 12 Ekim'de Pulcherie'de izledim. Yine o müthiş BGST tadını aldığım ve uzun süredir izlediğim eeen güzel oyundu. Tiyatro izlemek böyle bir şey, oyunculuk, sahne kullanımı, müzik seçimleri, konu seçimindeki cesaret, farklı olanı kendine has olarak yapma. Bilmiyorum ne desem :) her anlamda üst seviye bir oyun. Böyle güzel oyunlardan sonra oyun beğenmek çok zor oluyor, beklentiniz artıyor. Dezavantajı bu diyebilirim.
Konusuna gelirsem, Üsküdar doğumlu şair, yazar, aydın ve öğretmen Zabel Yesayan'ın yaşam mücadelesi diyebilirim. Hem kadın hem aydın olarak İstanbul'da, Adana'da, Rusya'da, Fransa'da yaşadıklarına tanıklık ederken aile ilişkilerini ve dönemin siyasi konjonktürüne de şahit oluyoruz. Drama boğmadan, gülümseten bazen de acı veren sahneleriyle müthiş bir iş!
Herkes gibi Duygu Dalyanoğlu'ndan etkilenmemek elde değil :) Nihal Albayrak da aynı şekilde.
39 Buçuk Basamak / Tiyatroadam