Oyun farklı hayatların hikayelerini anlatacağını göstererek başlıyor ve devamında bunu tam anlamıyla sunuyor.
Temelinde göç etmek zorunda bırakılmış insanları gösteren oyun, ilerleyen süreciyle beraber aslında kimliğinden ya da sınıfından dolayı itilen hayatlara referans niteliği taşıyor. Günümüze geldiğimizde çok fazla araştırma yapma imkanıyla beraber gerçekleri öğrenip insanı ırkı ya da kimliğiyle öteki görmenin ayıp sayılması bir yana bunun katlanarak ilerlemesi akan zamanda gerilemenin öncüsü olarak ifade edilebilir. Bunu üstüne basarak göstermesi ve toplumun yansımasını doğrudan sahneye taşıması önemli. Biz bunları halen ağır bir şekilde yaşıyorken sahnede gösterilmesini koltuktan izleyip şahit olmak hem farkındalık yaratıyor, hem de dönüp aynaya bakmamıza fırsat sağlıyor. Bu manada önemli ve değerli buluyorum.
Oyunun işleyişine bakarsak üç kısımdan oluşuyor. 1. Dünya Savaşı yıllarında Ermeni ailelerin maruz kaldığı göç hikayesi akabinde ağanın köy ahalisinden bir aileyi sürgün etmesi ve sonrasında bu toprakların hafızasında olan bir hikaye var. Bunun devamında İstanbul’a işçi ve patronların çekişmesi ve akabinde yapılan hataların, kaypaklıkların, bencilliklerin, çıkarcılıkların hikayesi ve üçüncü kısımda genç bir öğrencinin peşinde giden hikaye siyasi iklimle beraber yaşanan dönüşümü ve toplumun maruz kaldığı zorlukları sivri ve etkili bir dil ile sunuyor. Dirayetle yazılmış bu oyun, başarılı bir dramaturjiye sahip. Zira oyun bu kadar geniş bir pencereden tüm sorunlara parmak basarken, konular arası geçiş çok özenli göründü. Oyunda anlatılan konuların popüler bir taraftan bakınca farkında olsak da bunlarla yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bunun yanında en önemlisi toplum hafızasından silinmiş kara leke olan 6-7 Eylül olaylarının tarihte yaşandığını bilmek, bunu bilmenin ve yenilerine yol açmaması için yüzleşilmesinin de önemli olduğu düşünüyorum. Oyun bu taraftan bakınca da çok değerli bir iş yapıyor. Geçmişteki hatalardan kaçarak ya da bunları yaşanmamış sayarak daha iyiye gitmemiz ve temizlenmemiz söz konusu değil, bunun farkında olmalı ve doğruyu bulmalıyız. Sahnede doğruyu göstermek adına bizi tüm bu geçmiş izlerle yüzleştiren Turnusol’u kutluyorum.
Ayrıca Turnusol ekibi bir sebeple daha kutlanmayı hak ediyor. İyi işlenmiş bu metni 100 dakika yapmak yerine, üç bölümü ayrı tutup farklı oyunlar ortaya çıkabilir ve daha az oyuncu ve emekle daha kolaya kaçılabilirdi. Günümüz modern tiyatrosu da şartlar gereği daha az dekor, oyuncu ile buna yönelmişken ekip kalabalık kadrosuyla Turnusol’u ortaya çıkarıp aklındakinden ödün vermeden belki de maddi maliyet ve manevi külfet yaratıp buna girişmişler. Bu anlamda beni fazlasıyla memnun etti. Verdikleri emeğin karşılığını hak eden bu oyuna gitmenizi tavsiye ediyorum.
Aile evinden ayrılıp yeni bir dünyaya atılan karakterimizin hikayesini sahnede görüyoruz. Burada maruz kaldığı zorbalığa, hegemonyaya karşı yaşadığı süreci anlatıcı karakter ile seyrediyoruz. Annesinin en sevdiği bitkinin kaktüs olduğunu söylerken ona dokunmadan temas etmeden sevmesi gerektiğini ve niye kaktüsü tercih ettiğini sorup hemen akabinde sebebini açıklıyor, annesinin sevmeleri uzaktan oluyor. Babasından gördüğü sevgiden uzak karşılıksız
duygulara maruz kalıyor. Adana’da yaşarken annesi ve babasıyla olan mesafesi İstanbul’a gelmesine ön ayak oluyor bir yerde. Adım attığı İstanbul’da çalıştığı kebapçı salonu ve hemen yanındaki emniyet müdürlüğü onun olaylar silsilesine şahitliğiyle başlayıp, zorunda kaldığı bir anın devamında gözünü deli hastanesinde açmasına kadar varıyor. Berkay Ateş’in sunduğu dinamik akışı olan hızlı geçişlerle tempolu bir biçimde kendini ifade ettiği performansıyla özenli ve şahane bir oyunculuk performansı sunuyor. Özenli sıfatını alelade yazmadım, zira kendi yazdığı metni iyi bir şekilde sahneye taşımış. Performansı esnasında farklı hislere geçişi ve ifade biçimi epey keyif verici. Tiyatro seyircisinin mest olacağı türden bir oyunculuk görüyoruz. Oyunun içeriği ve anlattığı iyi, fakat ben dramaturji olarak o sahneye konduğu biçimi sevemedim, zihnimde karmaşa yarattı. Sık yaşadığım duygu geçişleri ve anda ne olduğunu görüp hissetmek üzerine çaba sergilemek yorucuydu. Buna bağlı olarak keyif almadım. Oyun içeriği sert olduğu için daha diri bir anlatım olsun istiyorum ama daha akışkan ilerliyor. Bu da benim bakış açımdan oyunu negatife çekiyor. Özetle, oyun benden geçer not alamadı.
Turnusol / KATOT