Kendine has dünyası olan metinleri seviyorum; özgün oluyorlar. Yazar Ersin Doğan da adına ŞAİRLER MEZARLIĞI dediği metafizik bir alem kurgulamış oyunu için. Bu, ölülerin uğraş alanlarına göre bölümlendiği bir alem. Bizim payımıza düşen de şairlerinki. Gördüğümüz iki mensubundan ilki, yaşça küçük ama orada geçirdiği 25 yıl itibarıyla kıdemli, adından sebep buraya gelmiş "Mısra" (Selena Demirli).
Babasının annesine attığı tekme neticesinde erken doğup sadece sayılı saatler yaşamış olan "bebek insan" Mısra. Dünya yaşamına dair anısı olmayan, annelik babalık gibi kavramların içini dolduramayan, gözyaşı gibi insani bir duygu yansımasına yabancı Mısra. Diğeri, geçirdiği trafik kazası sonucunda yaşamını yitiren iki çocuk annesi "Piraye" (Dilek Uluer). Dünyadan öte aleme geçişi ile içinde bulunduğu durumu, ölümü kabullenemeyen, aklı geride bıraktıklarında bir kadın. Oyun Piraye üzerinden "unutma" kavramına derinlikli yaklaşmış. Bu noktada "unutulduğu halde unutmayan" Mısra ile "unutulmaktan korkan" Piraye'yi buluşturmuş. Bir diğer incelikli işlenen durum kabaca bencillik diyebileceğim, insanın her daim kendini önceleme, düşünme hali. Bunun, ilahi metinlerin mahşer anlatımlarında bile değinilen bir durum olduğunu düşününce, insanın hamuruna katılmış bu defektin oyundaki varlığını anlamlı buldum. Ancak daha güzeli bu nahoş halden çıkıp da varılan yer, bu da oyuna "umutlu" bir final sağlamış. Eklemeden edemeyeceğim; oyunun isim vermeden saygı duruşunda bulunduğu Hrant Dink'i anışı da takdire şayan. Dekorun ana unsuru yukarıdan yere inen 6 şerit kumaş bende Roma Senatosu ve sütunlarını çağrıştırdı. Oyun içindeki akillerin rutin toplantısı, kararlar vb bende bu hissi yaratmış olabilir. Bu kumaşların bir diğer önemi de, benim sahne üzerinde çok sevdiğim gölge oyunlarına olanak sağlaması. Mısra karakterinin ana rahminde yediği tekme; rahim/kadın/analık üzerinden Piraye'ye de bağlanabilir salıncak da dekorun önemli bir unsuruydu. Işıkların sahne üzerinde yoğun ve değişken renklerde kullanımını sevdim. Bir diğer sevdiğim unsur Mısra'nın peri kızı gibi duran uçuş uçuş kostümü. Oyunun aynı zamanda yönetmen ve koreografı olan oyuncusu Selena Demirli de böyle uçuş uçuş bir performans sergiliyor. Karakterler arasındaki farklılığın oyunculuk performanslarında da bu denli yansıtılması hoş olduğu kadar işi sahici kılmış. Oyunun baskın bir müzik unsuru yok ama kendi adıma, mevcut müziklerin daha güçlü etkide olmasını dilerdim. Ben oyunu CKM büyük salonda izledim,daha ufak sahnelerin bu oyuna daha çok yakışacağını düşünüyorum. Şaka yollu bir son söz ile yazıyı bitireyim: Oyuna dair bir anahtar kelime olsa, bu kesinlikle "Piraye" olurdu zira kaç kez zikredildi bilemedim:) Yolları açık, alkışları bol olsun.
Şairler Mezarlığı / A.H.E.N.K