🎭Tırtıl GPT-148, genç bir çiftin hayatında yaşanan ani bir kırılma üzerinden bellek, hastalık ve birlikte kalma fikrini merkezine alan bir oyun. Gündelik ve tanıdık bir hayat akışıyla başlayan anlatı, kısa sürede seyirciyi insanın zihni ve bedeni üzerindeki kontrolünü kaybetme ihtimaliyle yüzleştiriyor.
🎭Son yıllarda tiyatro sahnesinde Alzheimer ve hafıza teması etrafında şekillenen yapımların artmasını olumlu buluyorum. Bu oyun da çağın hastalığı olarak görülen bu meseleye, yerli bir metinle ve yapay zeka gibi güncel bir başlığı dahil ederek farklı bir perspektif eklemiş. Hastalık, yalnızca bireysel bir trajedi olarak değil, ortak bir hayatın yeniden kurulma çabası olarak ele alınmış. Bilimsel bilgiler metnin içine abartısız ve anlaşılır bir biçimde yerleştirilmiş, anlatı didaktikleşmeden ilerliyor.
🎭Oyunculuklar, oyunun taşıyıcı gücü. Ali Haydar Çataltepe'nin (ki aynı zamanda oyunun yazarı) performansı, "Bundan böyle daha fazla sahne üzerinde olmalı" dedirten cinsten, çok başarılı. Dilara Vural (reji ve sahne tasarımı da kendisine ait) ise hasta yakını olma halini, oradaki şefkati, sahiplenişi, gücü öyle içten taşıdı ki sahneye...Bravo. İki oyuncu da rol yapma hissi vermeden, son derece gerçek ve içten bir oyun ortaya koydu. Doktor rolündeki Dilek Sağır'ın rol gereği tıbbi mesafesi, akıcı anlatımı ve ama zamanla empati kuran yönünü de görüşümüz iyi aktarıldı.
🎭Işık, güzel kurgulanmış. Sahne düzeni, anlatının önüne geçmiyor, daha çok karakterlerin içinde bulunduğu ruh haline eşlik eden bir çerçeve sunar gibi tasarlanmış. Görsel anlamda risk almayan bu yaklaşım, metni ve buna bağlı oyunculukları parlatmış.
🎭Tırtıl GPT-148, Alzheimer temasına yeni bir şey söyleme iddiasından çok, bu meseleye çağdaş bir yerden bakma çabasıyla dikkat çeken bir oyun olmuş. Kutlarım. Yolları açık olsun.
🎭Yaşar Kemal’in, halk masallarına dayanan çocuk romanı “Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca", güç sahiplerinin yani fillerin dünyasına sıkışmış, ezilen ama pes etmeyen karıncaların hikayesini anlatır. Diğer bir deyişle bireyin büyük düzen karşısındaki var olma savaşını. Manipülasyon, iktidar hırsı ve bunların karşısında dayanışma, umut ve adalet arayışını görürüz eserde. Masalsı görünen ama hepimize ayna tutan bir anlatıdır.
🎭Yaşar Kemal’in sembollerle örülü dünyasından Cİhangir Atölye Sahnesi yoluyla sahneye uzanan "Filler ve Karıncalar" bugün bir kere daha gösterdi ki yaratıcılığın sınırı yok. CAS, (yine) dev prodüksiyonların aksine, “az”ın içindeki gücü hatırlattı bize.
🎭Sahne gayet sade: Basit bir platform, büyük bir kumaş, filler metaforunu taşıyan soba boruları ve gerektiğinde ortaya çıkan flama gibi ufak parçalar. Her biri, anlamı büyüten birer sembol gibi kullanılmış.
🎭Müzik ve ses efektleri yerinde, tam gerektiği kadar devreye giriyor. Işık tasarımı ise oyunun ruhunu neredeyse elle tutulur hale getirmiş. Hareket düzeni öyle net ve akıcı ki, oyuncuların her adımı metnin politik ve şiirsel tarafını vücuda dönüştürmüş.
🎭CAS bir kez daha, varını yoğunu akla, emeğe, cesarete yatıran tiyatronun ne kadar güçlü olabileceğini ve büyük işler yapmak için büyük bütçeler gerekmediğini gösterdi.
🎭Fillerin uykusunu kaçırmak isteyen tüm karıncalara gelsin bu oyun.
Tırtıl GPT-148 / Fact Tiyatro