Oyun 1920 yılında doğan Portekizli şarkıcı Amalia’nın iniş ve çıkışlarla dolu hikayesini gösteriyor. Fado Kraliçesi olarak anılmasına kadar uzanan ve şöhreti ülke sınırlarını aşan Amalia küçük yaşta annesinin hediyelik eşya tezgahında söylemeye başladığı şarkıları ile kendini göstermiş, o daha küçük yaşlardan kalan dertleri ve kederli günleri ile sonraki yıllarda profesyonel hayata adım atmıştır. Lizbon’da başlayan hikayesi sonraki yıllarda Amerika’ya kadar uzanır, bununla beraber hiç aklından geçmese de şarkıları ona politik bir kimlik kazandırır, artık bundan kaçamaz duruma gelmiştir.
Dünya tarihi ve toplum için önemli bir yeri olan şarkılarıyla duygulara yön vermesi bir yana topluma dokunmuş Amalia ile tanışmak özeldi. Bunu sahneye taşıma fikrini değerli buluyorum. Zira böyle güçlü isimlerin şarkılarını dinleyip geçmek çoğu kez yapılandır.
Amalia karakterine hayat veren Bestem Yuvarlak sahnede hem karakter olarak kendi hikayesini anlatıyor, hem de fadolarını seslendiriyor. Harika sesiyle ondan dinlemek çok özeldi, bunu alaleda bir sesten dinlememek bu hikaye için önemlidir.
Burada değineceğim bir kısım var, oyunun akışı beni zorladı ve yordu. Bu açıdan daha dinamik ve oyunun içinde tutacak bir akış isterdim. Zaten anlatılan hayat hikayesi tek başına parlıyor, kronolojik zaman akışıyla gitmek bana daha konforlu hissettirirdi. Bununla beraber seyircilerin tamamının siyah kıyafetle gelmesi ve Amalia’nın arkasından karanfiller ve yakamıza taktığımız fotoğrafı eşliğinde yaratılan konsept var. Bu konsept sayesinde sıradanlıktan sıyrılıp farklı bir oyun seyrediyoruz, bunu değerli buluyorum. Fakat bu durum oyunun niteliğine negatif etki ediyor, seyirciyi oyundan uzaklaştırıyor. Bu konsept ön planda olduğu ve bu şekilde anlatması da keyifli geldiği için oyun içeriğinden bahsedilmesi olasılığı epey az oluyor. Konsepti eleştirmiyorum, aksine böyle yenilikler benim de görmek istediğim şeyler, lakin bu sebeple oyunun daha güçlü olmaya ihtiyacı var.
Üstelik oyun öncesi daha fazla şarkı dinleyeceğimizi düşünüyoruz, ama bu gerçek anlamda bir tiyatro eseri, müzik kısmı epey az. Buna dayanarak oyuncu metni daha güçlü hissettirmeli ve karaktere bürünmeli, bu haliyle bir anlatıcı olarak kalmaya yakın duruyor.
Modern tiyatronun “nitelikli” yeniliklerle beslenmeye ihtiyacı olduğu bugünlerde böyle bir oyun çıkaran Amalia ekibini kutluyorum. Verdiği his ve yarattığı dünya ile farklı bir gün geçirmenize vesile olacak oyun aynı zamanda kulaklarınızın pasını da silecek. Sıra dışı ve akılda kalacak bir akşam arzularsanız Amalia’nın bunu başaracağından şüpheniz olmasın.
Sanal dünya ile gerçek dünya arasında gidip gelen distopik bir hikayeyi rahatsız edici unsurlar eşliğinde sunan Cehennem sıra dışı bir sahneleme vadediyor.
Yaşadığımız dünyada uygulamak zorunda olduğumuz ananeler ve yasal kurallar toplumun sınırlarını çizerken diğer yandan da zihnimizin sınırlarını belirliyor. Bu sınırların dışına çıkmak ya da buna yeltenmek yasal durumlar bir yana etik ve ahlaki değerleri göz önüne alırsak kişide tahakküme yol açmaktadır. Bunu din, mitler gibi topluma dönük ya da bireyin kendi entelektüel yeterliliği gibi unsurlar ile beraber sınırlandırmak yine kişinin elindedir. Devlet müdahalesi ise toplum düzenini sağlamak üzere devreye giren yasalarla sağlanır. Sanal dünyaya geçtiğimizde bu sınırlardan sıyrılıp sözde zincirlerden kurtulup özgürlük kurmak uygun mudur? Kişiye ya da topluma ne derece zarar verir. Oyun pedofili örneği üzerinden bahsettiğim konularda sorgulama yapmamıza ve sonuca ulaşmamıza ön ayak oluyor. Burada doğruyu ya da yanlışı bulmaktan ziyade, toplumun sağlıklı ve düzenli kalabilmesi için özgürlüğün sınırlarının çizilmesinin neden uygun olduğu sunuluyor.
Konudan yola çıkarak iletilmek istenen geniş olarak bakıldığında gayet keyif verici fakat sahneleme anlamında yetersiz buldum. Oyun metni gereği daha vurucu ve sarsıcı olmalıyken, biraz da seyirci gözetilip otosansür uygulandığı hissine kapıldım. Böyle oyunlarda olması gerekenden daha yumuşak anlatmak gerçeklikten uzaklaştırıyor.
Başrollerinde yer alan Ünsal Coşar ve Elvin Beşikçioğlu’nun karakterlerini daha büyük oynayarak performans sergilemeleri beni memnun etmedi. Gerçekten uzaklaştırmaya kapı açan bir başka etkendi. Bu performans biçimini reji tercihi olarak düşünebiliriz diyeceğim ama diğer üç oyuncunun bu şekilde oynanamaması kafa karışıklığı yaratıyor, oyunda pürüze sebep oluyor.
‘Varoluşumuzu hala sorgulayabildiğimiz tek yer dünya’ cümlesinden yola çıkan oyunda sanala açılan kapıdan geçince sunulan girdap baş döndüren bir etkiyle mutlu mu ediyor yoksa içine çekip karanlıkta yok mu ediyor? Biraz kafa yorup farklı bir evreni hayal edebileceğiniz Cehennem size sıra dışı bir oyun sunuyor, yeniliğin peşindeyseniz doğru tercih olacaktır.
Amalia / Bubinga Records