-
Ciara Elizabeth Smyth'in yazdığı, Mehmet Dikkaya'nın dilimize kazandırdığı, Cem Burçin Bengisu'nun yönettiği " Lie Low " adlı oyunda Burçin Nokiç ( Faye ) , Meriç Yener Kadığolu ( Naoise ) ve Batuhan Kaya ( Dış Ses ) başlıca rolleri paylaşmışlar.
" Gözlerimi kapattım.Başımda bir ağrı hissettim..."
Faye tek başına yaşadığı evinde gardırobunda saklanan ördek maskeli bir adam tarafından cinsel ezime uğramıştı. Annesi yakın zamanda kanserden ölmüştü Faye'in, babası bakım evindeydi ve ağabeysi Naoise ile tam olarak anlaştığı söylenemezdi.
Haftalardır uyuyamayan ve şiddetli baş ağrılarından, huzursuzluktan, kabuslardan yakınan Faye, uykusuzluğunun nedenini bulmaya çalışan bir doktora başvuruyor.
Maruz kalma terapisi gereği, uğradığı gardırop saldırısının yeniden canlandırmasına, o anı bir defa daha yaşamaya karar veren Faye, Naoise'den yardım ister.
" İçindeki çocuğa sarıl..."
Oysa Naoise'nin de ciddi sorunları vardır: Bir meslektaşı tarafından kendisine yöneltilen cinsel saldırı suçlamasından kurtulmak için Faye'in desteğini almak durumundadır.
Gaye ve Naoise birbirleri için 'örs ve çekiç'tirler artık.
Korkularla, sanrılarla hesaplaşma zamanıdır.
Faye'in yaşadığı bu travmayı aşması için, belki bir piyes yazması gerekiyordu...işte, o piyesi yazmaya hazırdı.Peki ya, biz izlemeye....
Cem Burçin Bengisu " Küller Küllere "nin ardından yine son derece başarılı, yüksek devinimli, yetkin bir rejiye imza atmış, her anı, her hareketi özenle hesaplamış, zaman zaman 'crescendo' gibi yükselen sahnelerle izleyiciyi etkilemeyi sağlamış.
Burçin Nokiç, Meriç Taner Kadıoğlu tempolu, yaratıcı oyunculukları, enerjileri, yaşar kıldıkları karakterlere kattıkları sahicilik, inandırıcılık boyutu ile sahnede kolay unutulmayacak bir illüzyon ortaya koymuşlar.
Duygusal kırıklıklar, yalnızlıklar, istismarların yiyip bitirdiği hayatları konu alan " Lie Low ", hiç kuşkusuz, ilginç konusu, rejisi, oyunculukları ile mevsimin en önemli oyunlarından biri.İzlemenizi özellikle öneririm.
Künye;
Yazar: Ciara Elizabeth Smyth
Çevirmen: Mehmet Dikkaya
Yönetmen: Cem Burçin Bengisu
Oyun Asistanı: Ayşegül Şevval Kalabalık & Uğur Can Çelik
Oyuncular:
Burçin Nokiç
Meriç Taner Kadıoğlu
Batuhan Kaya (Dış Ses)
Koreografi: Bilge Sağanak Altun
Hareket Tasarım: Uğur Altun
Işık Tasarım: Murat Kural
Oyun Müziği: Beliz
Işık Operatörü: Aydın Dündar
Afiş Tasarım: Hicran Ören
Afiş Fotoğraf: Efe Altuncu
Dekor Tasarım & Aksesuar Tasarım: Sinan Bal
Kostüm Tasarım: Nida Coen
Ses ve Efekt Tasarım: Janberd Yıldız
Swing Planet Dans ve Stüdyo Sponsorluğu
Postane Prova Mekan Sponsorluğu
Yapım: Müphem Tiyatro
-
Eksilmek, silinmek, görünmemek mümkün müydü ?
Yapımcılığını 1 Oda 1 Tiyatro'nun üstlendiği, Olcay Tanberken'in yazdığı, Aydoğan Temel'in yönettiği " Yerden Yüksek Hikayeler " adlı oyunda Muzaffer Yöntem, Olcay Tanberken ve Venda Altuntaş son derece başarılı, etkileyici yorumlara imza atmışlar.
Neden olmasın ?
Bir saç teli kaderi değiştiriyor, bir uçak koltuğu bulutlara dalıyor ve bir ev yeni kiracısını tahliye etmek istiyor...
İnsanın dünyayla baş etme çabaları ve yerden yüksekte geçen tüm yalnızlıkları, iç içe geçmiş bu tuhaf ama oldukça tanıdık üç karakter ve üç hikayede buluşuyor.
Gerçekte üç kahraman da kimsesiz ve kimliksizdi.Ve " boşalmış dolaplar kadar yalnız ", bir başına.
" Yalnızlık da bir kalabalıktır.."
" Yalnızlık tartılamaz ama bir hacmi vardır."
" Yalnızlığın savunması var mıdır ?"
" İlk ve son sabahın farkı neydi ?"
Geçmişin hayaletleriyle yüzleşmekten yorgundular.Tek istedikleri sadece biraz eksilmek, silinmek, görünmemekti.Bu dramda her şey yerden yüksekte yaşanmaktaydı.O ufunetli yalnızlıklar, hayal ve hayat kırıklıkları da.
Kim demiş her kulede Rapunzel bekler diye? Bu kez kulenin tepesinde bir berber var: Johannes. Yıllarca saç kesti, sessizliği taradı, umudu düzledi. Ta ki bir gün...
KİRACI
Bir adam ve hiç bitmeyen bir “yerleşme” çabası. Yeni bir daire, yeni bir hayat…
Nedim de öyle yaptı, “taşındı”. Gerçekten gitmiş miydi, yoksa hep burada mıydı?
KABİN BAGAJI
Bir uçak dolusu sessizlik, bir kadın dolusu düşünce. Büyük şehre gidiyor, ama varış garantili değil. Ne gökyüzü iniş vaat ediyor, ne zaman durmak bilmeyi.
Aydoğan Temel clawn, kukla ve gerçekçi tiyatro unsurlarını kullanmış ve çok başarılı bir rejiye imza atmış.
" Yerden Yüksek Hikayeler "i izlemenizi öneririm.
Sezonu çok, alkışı bol olsun.!
-
-
Kısaca, " Filler ve Karıncalar " gerçek tiyatronun ne olup olmadığını ortaya koyan, tiyatro tutkunlarını mutlu edecek, ölçüt değerinde, dört dörtlük bir yapım.
-
Öncelikle belirtmeliyim ki, Arzu Gamze Kılınç son derece başarılı bir işe imza atarak, Yaşar Kemal'in romanda verdiği iletileri bir saatlik bir zaman dilimine eksiksiz biçimde aktarmış.Estetik değerleri yüksek tutan çarpıcı bir anlatım şekli kullanmış.
Gün geceye karıştığında fil tarihinin en büyük destanı yazılmış, sağlam tek bir karınca bile kalmamıştı.Bir fil adımı binlerce karıncanın ölümü demekti.
Zaman zamana iliklendi.
Karıncalar kendilerini fil sandılar...karanlık, zifirden karanlık bir karabasanın içinde olduklarını fark etmediler bile.Köle ve tutsak olduklarını da.
Taa ki, unutulan, unutturulan o türküyü yeniden hatırlayana dek.
" Geçmişe ağlamak fayda etmez
Yarını bugünden kuracağız. "
Sahnede filler, karıncalar...sahnede enerjik, mükemmel performanslı, daha ilk andan itibaren izleyiciyi avucunun içine alan, üstelik rol yapmayan, oynayan, tutarlılığı, bütünselliği koruyan, yetkin, sade ve abartısız on oyuncu.
Kusursuz bir ritm ve temponun eşlik ettiği illüzyonlar...
Savaş meydanları, yoğun kar, tipi altında titreyen karıncalar ( üşüdüğümü, buz kestiğimi hissettim bir an ), çukurlara düşerek ölen filler, yıkılan saraylar, köprüler, haykırışlar...adeta bir 'crescendo'ya dönüşen olaylar zinciri.
Ciddi bir emek ürünü olan " Filler ve Karıncalar " Yaşar Kemal'e yaraşır bir biçimde, düşündürücü ve derinden etkileyici bir ustalıkla sahneye taşınmış.
Lie Low / Müphem Tiyatro