Oyunu 24 Aralık 2025 tarihinde Fabrika Ayvalık'ta seyrettim. Tek kişilik oyunlara özel bir tutkum var. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Abdullah Efendi’nin Rüyaları” öyküsünü ise çok severim.
Alperen Abdullah Türkekul, bedeni ve sesiyle sahneyi doldurmakta hiç zorlanmadı. Minimal dekor ile tasarlanan kurguda, seyircinin dikkatini çekmek, ancak iyi bir oyunculukla kotarılabilirdi zaten. Karakter geçişleri, farklı mekanlar ve insanların hepsi gözümüzün önünde net bir şekilde canlandı ve kendimizi hikayenin ortasında bulduk.
Bu genç ve yetenekli oyuncunun tüm hünerlerini sergilemediğini, farklı projelerde kapasitesinin sınırlarını daha net görmeye başlayacağımıza inanıyorum.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Abdullah Efendi’nin Rüyaları” öyküsünden yola çıkıp bambaşka bir bakış açısı kuran “Abdullah Konuş”, şefkatle nefret arasında gidip geldiğimiz, hem bize hem de canımızı yakan herkese benzeyen bir karakter yaratıyor. Narsisizmle öz-nefret arasında salınan Abdullah, sevgilisini manipüle ederek bu toksik ilişkiye geri dönmeye ikna etmeye çalışırken, biz seyirciler de sık sık “acaba bir şans daha mı versek?” diyecek noktaya geliyoruz. Rüya ile gerçek, yüzleşme ile kaçma arasında gidip gelen bu uzun gece, ilişkilerimizi, sınırlarımızı ve kendi karanlık tarafımızı yeniden düşünmemize sebep oluyor.
Tek kişilik oyunda genç oyuncu Alperen Abdullah Türkekul, baştan sona olağanüstü bir fiziksel performans sergiliyor. Vücudunu, sesini ve sahnedeki uzamı öyle ustalıkla kullanıyor ki, metnin rüya–kâbus hattında zaman zaman zor takip edilen akışı, onun enerjisi sayesinde bizi sürekli oyuna geri çağırıyor. Bir sandalye ve dört ışık ayağıyla kurulan sade sahne düzeni, Tiyatro Arçura’nın fiziksel tiyatro ile anlatı tiyatrosu arasındaki imkânları ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor. O basit ahşap kır kahvesi sandalyesi, oyun boyunca Abdullah’ın mekânına dönüşüyor; bir anda meyhane masası, kerhane odası, musalla taşı oluveriyor.
Abdullah farklı karakterler arasında hızla gidip gelirken bir yandan burnunu sile sile ağlaması, bir yandan hikâyeyi anlatmayı sürdürmesi, seyirciyle çok çıplak ve dürüst bir bağ kuruyor. Meyhane sahnesi, kerhane bölümündeki geçişler ve cenazedeki “kendine yukarıdan bakma” anları,rüya ile gerçek arasında astral bir yolculuk hissi yaratıyor. Yönetmen Çınar Taşdemir’in kurduğu bu evrende Alperen Abdullah Türkekul gelecek vadeden, sahneyi domine eden bir genç oyuncu olarak karşımıza çıkıyor. Fiziksel tiyatroyu seven, toksik ilişkiler ve içimizdeki karanlıkla yüzleşmekten kaçmayan herkes için “Abdullah Konuş” kesinlikle görülmesi gereken bir oyun.
Abdullah Konuş / Arçura Tiyatro