Köpek Kalbi Sovyet oyun yazarı ve Edebiyatçı Mihail Bulgakov’un en ünlü 2 eserinden birisidir. SSCB dönemine ve rejimine yaptığı eleştiriler nedeni ile birçok eseri yasaklanmış olan muhalif bir yazardır. Oldukça ilginç ve Ütopik bir konuya sahip, tek perde ve 55 dakika süren, Kara Mizah ve Hiciv öğelerinden destek alan fiziksel bir tiyatro oyunu.
Dünyaca ünlü bir Profesör, Moskova sokaklarından aldığı sahipsiz bir köpeği evine getirir. Yaptığı ameliyatla, bir bar kavgasında ölen genç bir suçlunun hipofiz bezini ve testislerini köpeğe nakleder. Gençleştirme amacı ile yapılan operasyon beklenmedik sonuçlar doğuracaktır! İnsana dönüşmek mi yoksa Hayvan olarak kalmak mı daha iyi sorusu seyirciye soruluyor. Emre Tandoğan’ın yönettiği oyunda, yazar Bulgakov sık sık eski Sovyet rejimini de eleştirmekte.
2020 yılında Direklerarası “En iyi yönetmen” ve Ekin Yazın Dostları “Küçük Salon Oyunu” ödülleri de alan oyunun en büyük gücü oyuncuların fiziksel becerileri. Kırmızı zemin üzerinde dairesel bir metal çember üzerinde (Ki oyunun tek dekoru) inanılmaz akrobatik hareketler ile oyunu sergiliyorlar, övgüye değer. Köpek rolünde Ufuk Fakıoğlu hareketleri ile oldukça inandırıcı ve başarılı. Ama makyaj ve kostüm desteği ile fiziksel olarak ta bir köpeğe benzetilse daha iyi olurmuş diye düşünüyorum. Profesör olarak çok genç yaşta bir oyuncunun seçilmesi oyunla uyumlu olmamış. Köpek hariç diğer oyuncuların giysileri tamamen beyaz renkte. Ne mesaj verilmek istenmiş çözemedim ? Ayrıca içerdiği sahneler ve ileri düzey küfürler nedeni ile oyunun 16’lık olduğunu da belirtmeliyim.
Sahnelerde alışık olunmadık türden bir konuya ve yapıya sahip bu oyuna her tiyatro sever bir şans vermeli diye düşünüyorum. Ülkenin her köşesinden ve istediğiniz her an TİYATRONET üzerinden izleyebilirsiniz.
Bu yıl Üstün Akmen Tiyatro Ödüllerinde “Yılın Müzikali” ödülünü almış bir oyun. Bu bilgi üzerine yüksek bir beklenti ile oyuna gittim. Ama ülkemizin Müzikal ve Müzikli oyunlardaki genel sorunu olan “Şarkı Müzik – Replik oranı” yine şarkılar lehine yüksek olunca oyun beklentilerimin altında kaldı. Şarkı - Müzik - Dans tarafı azaltılıp, repliklere ağırlık verilse daha başarılı bir yapım olabilirmiş.
Dracula, Frankenstein veya Nosferatu gibi korku karakterlerini Sinemaya, TV dizilerine, çizgi romanlara uyarlamak bile cesaret işiyken, tiyatro sahnesine uyarlayan KGS ekibini ve yönetmen Andrea Bahar’ı tebrik ederim öncelikle. Hem de müzikal tarzında ! Sadri Alışık tiyatrosunun gişeye yönelik iddialı “Frankenstein” oyunu büyük hayal kırıklığı yaratmıştı mesela.
Bram Stoker’in Kont Dracula’sının aşık olduğu kadın Mina için Transilvanya'dan İngiltere'ye gidişi anlatılıyor oyunda. Müzikal bölümlerin dışındaki sahneler ilgi çekici ve sürükleyici. Ama tam oyunu sevmeye başlarken müziklerin ve şarkıların araya girmesi ile oluşan ilgi dağılıyor. Oyuncular arasında Mina rolünde Aysu Serindağ gerek oyunculuk gücü gerekse de muhteşem sesi ile çok başarılı. Dracula’nın akrobatik, kıvrak ve çekici 3 gelini de akılda kalıcı düzeyde etkileyici.
Dekor olarak Kont’un ürpertici Şatosu baz alınmış, inandırıcı ve başarılı. Üst taraftaki yarasa motifleri iyi düşünülmüş. Müzikler ve şarkılar güzel, oyuna uyumlu. Genelde her müzikli oyunda yaşanan MİKROFON VE SES İLETİMİ sorunu bu oyunda yok, hatta gördüğüm en iyi ses iletimine sahipti oyun, teknik ekibi kutlarım. Kadınların ve Dracula’nın kostümlerinde sorun yok ama diğer erkek oyuncuların giysileri kesinlikle olmamış. O dönemde (1897 yılında) değil de sanki günümüzde yaşıyorlar gibi giyinmişler. Bu durum düzeltilmeli bence.
Müzikli, danslı, bol şarkılı Müzikal oyunları sevenlerin muhakkak izlemesi gereken bir oyun. Ama onun dışında kalan klasik tiyatro seyircisi için vasat düzeyde kalacak bir yapım.
Köpek Kalbi / Küçük Salon