Fransız devrimi öncesi, Fransız zenginlerinin yaşadığı (ki devrime de sebep olan) şatafatı, ahlaksızlıkları, ikiyüzlülükleri, adaletsizlikleri ve çıkarcılıkları eleştiren bir Moliere komedisi. Oyun 17.yüzyılda yazılmış ama hala günümüzde bu rezilliklerin geçerliliğini koruması da ayrıca üzüntü verici.
Tek perde 1,5 saat süren oyunun 2 perdeye bölünmemiş olması bence en önemli eksisi. Çünkü özellikle ilk yarım saatte karakterleri ve oyun kurgusunu anlayana kadar sıkıcı bir süreç var. Girişte yazdığım özelliklere sahip Fransız zenginlerine karşı savaş açan, doğruluktan ve dürüstlükten ayrılmayan Alceste’nin zorlu mücadelesi ve güzel ama çıkarcı Celimene’e olan umutsuz aşkı anlatılıyor.
Oyunculuklarda Alceste rolünde Emre Ön ve Celimene rolünde Fatma Nazlı Kurbal başarılı, etkileyici. Dekor 17.yüzyıl Fransa saraylarının şatafatlı bir salonunu tam olarak yansıtmış. Ama kostümleri ve makyajları özellikle belirtmem lazım, net olarak ödüllük. Kostümlerde ki zarafete ve ince detaylara hayran kaldım, oyunun web sitesinde sizlerde görebilirsiniz. Işık desteği yerinde ama müzik desteği zayıf kalmış.
Geçmişte Fransız ve Avrupa Aristokrasinin yaşadığı, şimdilerde dizi ve sinemalarda gösterilen zengin ünlülerin yaşadığı pırıltılı ortamların gerçek yüzünü gösteren oyun, bu ortamlara heves eden özellikle genç ve hırslı nesillere önemli uyarılarda bulunuyor.
Sanat (Mesela Tiyatro) Halk için mi yapılmalı? Yoksa Sanat için mi yapılmalı? Doğru olan elbette Halk için yapılması ama ülkemizde yıllardır halka ve seyirciye çok ta önem vermeyen “HAKİM ZÜMRE” tarafından “Sanat” için yapıldığı çok açık. (Örnek olarak, geçen sezon seyircinin hiç sevmediği ve anlamadığı MEDEA MATERIAL oyunu tiyatroyu yöneten güçler tarafından ödüllere boğuldu???)
Çünkü yıllardır seyircinin hiç sevmediği, sıkıldığı, anlamadığı, yarısında terk ettiği Çehov, Gogol, Dostoyevski gibi klasikler ısrarla ama ısrarla sahnelere konuyor. Elbette Tiyatral açıdan bu oyunlar zengin olabilir, kaliteli olabilir, Tiyatro akademisyenleri – yönetmenleri - oyuncuları çok sevebilir ama seyirci sevmiyor bu oyunları! Artık Hakim Zümrenin bunu anlaması lazım. Israr edilecekse Yerli ve bizden olan oyunlarda ısrar edilmeli. Örnek olması açısından Karacaoğlan – Mevlana - Pir Sultan – Yunus Emre gibi bizden olan değerler sahneye konmalı. (Ki halkımızın bu değerleri çok ta iyi tanımadıklarını yakından biliyorum) Yakın Türk tarihi hiç yok mesela sahnelerde? Kıbrıs üzerine bir oyun gördünüz mü hiç? Turgut Özakman’ın “Çılgın Türkler Kıbrıs” kenarda bekliyor mesela yıllardır? İlla yabancı yazar olacaksa da çağdaş ve yakın modern zaman yazarları tercih edilmeli. Lütfen Seyirci ve Halk için tiyatro yapın artık!
Oyuna gelecek olursak, Vanya Dayı rolünde Süleyman Atanısev ve Doktor rolünde Tolga Evren çok başarılı. Dekor Rus kırsalındaki bir çiftlik evini güzel yansıtmakta. Ama oyunun başında 2 oyuncunun tavukları yönetmesini anlamsız buldum. Yağmur efekti etkileyiciydi. Kostümler dönemi yansıtmış ama bazı oyuncuların modern tarz ayakkabıları kostümlerine uymamış.
Sahnelerimizde seyircilerin güleceği, ağlayacağı, düşüneceği, öfkeleneceği kısaca DUYGU VEYA MESAJ ALABİLECEĞİ oyunlar görmesi dileğiyle…
İnsandan Kaçan / İstanbul Devlet Tiyatrosu