İstanbul Şehir Tiyatrolarının geleneksel “Genç Günler” festivali, repertuara oyun kazandırmaya devam ediyor! Genç Tiyatro son yıllarda ki başarısına bu sezon “Gölge” ve “Öksüzler” oyunlarını da eklemiş.
“Gölge” oyunu tiyatro yazarı olmaya çalışan bir genç kız ile bir firmada çalışan sevgilisi arasındaki inişli çıkışlı ilişkiyi baz alıyor. Bu ilişkinin yönünü belirleyen argüman ise İç Ses! İç Ses (Gölge) insanların hayatları boyunca kabul etmediği, bastırdığı, söylemek isteyip te söyleyemediği taraflarını temsil ediyor. Gerçek hayatta kolay kolay devreye girmeyen bu İç Seslerimiz eğer karşı tarafa ifşa edilirse de neler olabileceğinin acı örnekleri sergileniyor.
Tek perde ve sadece 50 dk. süren oyunda, oyun yazarı Yağmur Topçu ve Yönetmen Ahmet Kahvecioğlu aynı zamanda oyunun başrol oyuncuları. Rollerinin altından başarı ile kalkıyorlar. Vücuda gelmiş iç ses rolünde de Berfin Berber görev almakta. Dekor oldukça sade, bir apartman dairesinin oturma odası. Giysiler oyun ve zamanımız ile uyumlu. Işık desteği başarılı. Oyunun bir eksiği olarak finali söylenebilir. Daha net daha anlaşılır ve aceleye getirilmeden yapılabilirmiş.
Yeni nesil evliliklerde biliyorsunuz ve görüyorsunuz ki boşanmalar çok fazla. Bunda en önemli etkenin evlilik öncesi çiftlerin birbirlerini yeterince tanımaması olduğunu düşünüyorum. İşte bu oyun tam da o konu üzerine düşündüren mesajlar veriyor. Bu yüzden özellikle bu aşamada olan çiftlerin oyunu seyretmeleri faydalarına olacaktır.
Ödenekli tiyatrolar bu sezona ünlü İsviçreli oyun yazarı Friedrich Dürrenmatt ile başladı ! Önce Devlet Tiyatrolarında “Büyük Romulus” sonra Şehir Tiyatrolarında “Bir Ziyaret”. (Ki oyunun asıl ismi “Yaşlı Hanımın Ziyareti”dir, neden ismi değiştirilmiş anlayamadım ?) İlginç bir tesadüf deyip oyun eleştirisine başlayalım.
Gençliğinde sevgilisi Alfred tarafından aldatılıp, kasaba ahalisinin de desteği ile kovulan, çocuğunu kaybedip kötü yola düşen Claire, yıllar sonra dünyanın en zengin kadını olarak geri döner. Yoksulluk içindeki kasaba halkına bir servet vaat eder. Fakat son derece zor bir şartı vardır ki bu şart kasabalıları ve Alfred’in hayatını alt üst edecektir. Oyunun verdiği ana mesaj Kapitalizm ve Paranın insan üzerindeki değişmez hakimiyeti üzerine. Ayrıca Avrupa’nın ikiyüzlülüğü, Din Tüccarları ve Yanlı Medya da şiddetle eleştiriliyor.
2 Perde ve 2 saat 50 dakika gibi çok uzun bir süreye sahip oyun beklentilerimin altında kaldı. (Ki başarılı yönetmen Yıldırım Fikret Urağ’ın ilk defa bir oyununu sevemedim) Çünkü oyun tiyatrodan farklı türdeki birçok sanat dalına gereğinden fazla yer veriyor. Sinema, Animasyon, Video Grafikler, Konseri andıran gösteriler, müzikler, danslar ile oyun tiyatro olmaktan çıkmış. Görkemli müzikal bir şova dönüşmüş. Mesela oyunun hemen başında öyle anlamsız bir animasyon var ki oyun maça 1-0 yenik başlıyor. Diğer yandan şarkıların süre olarak fazlalığı ve yüksek ses seviyesi de oyunun olmayan yanlarıydı. Çoğu seyirci ilk perde sonunda oyunu terk etti maalesef.
Oldukça zengin bir oyuncu kadrosuna sahip oyunun yıldızı şüphesiz Tiyatronun duayenlerinden Şebnem Köstem idi. Claire rolünde harika bir performans sergiledi. Özellikle sesindeki o farklı tını beni yıllarıdır büyülemekte. Dekor, kostümler, ışık desteği kusursuz. Hatta ödüllük düzeyde. Oyunun başında oyuncuların bir kısmı seyircileri salonda karşılıyor. Ayrıca oyunun sonunda interaktif bir seyirci oylaması da var.
Görkemli, şatafatlı, yüksek sesli, ışıklı, müzikal gösterileri seven izleyicilerin beğeneceği fakat benim gibi klasik tiyatro seyircisinin çok zevk alamayacağı bir oyun. Bununla birlikte oyuncuların ve ekibin çok büyük bir emeği var elbette, özellikle teşekkürlerimi iletirim.
Gölge / İstanbul Şehir Tiyatroları