Sadece bu sezonda değil tüm tiyatro hayatım boyunca seyrettiğim EN İYİ KOMEDİ OYUNU. Ülkemizde hani en çok bilindiği için örnekleme yapayım, gösterisi boyunca gülmekten yorulduğunuz bir Cem Yılmaz Stand-Up gösterisinden daha yüksek kalitede şahane bir komedi! Başta Yönetmen Lerzan hanım olmak üzere tüm ekibi gönülden tebrik ederim.
2 Perde ve ara dahil 1 saat 50 dk. süren Oyun içinde Oyun, Amatör bir tiyatro topluluğunun klasik bir cinayet oyununu sahnelemesini anlatıyor. Ancak daha perde açıldığı anda yanlış giden olaylar zinciri (Dekorun çökmesi, Aksesuarların kaybolması, Oyuncuların repliklerini unutup doğaçlamaya başlaması) oyun bitene kadar devam ediyor. Tabi bu durdurulamaz şanssızlıklar seyirci tarafında da durdurulamaz bir kahkahaya dönüşüyor.
Oyunculuklarda oyuncu seçimleri de mükemmel. Tüm ekip o kadar uyumlu ve başarılı ki herhangi bir oyuncuyu öne çıkarmam mümkün değil. Ama amatör tiyatronun sahibi ve oyunun anlatıcısı rolündeki Serdar Orçin bir nebze daha dikkat çekmekte. Fiziksel olarak son derece riskli ve tehlikeli sahnelerin olduğu oyunda, ekip bu sahneleri akrobatik bir beceri ile canlandırıyor. Oyunun yapısı gereği tel tel dökülen dekor, ışık desteği, kostümler ve aksesuarlar kusursuz. Zaten bu oyunu herkes çok sevecektir ama Tiyatro sanatının mutfak tarafındaki emektarları özellikle oyuna hayran olacaktır, bundan emin olabilirsiniz.
Sezon sonuna ve İstanbul depremine denk geldiği için gölgede kalan bu muhteşem oyun, gelecek sezonun şüphesiz en sevilen ve kapalı gişe oyunu olacaktır. Birçok ödül de alacaktır. Ama Şehir Tiyatroları yönetimi bu oyunu Mayıs ayında da programa alırsa, seyircisine büyük bir jest yapmış olur, önermek isterim !
1980 Darbesine ve Anayasasına Yüzde 91 rekor oy oranı ile destek veren halkımızın, aradan yıllar geçtikten sonra aynı darbe ve yapıcılarına yine aynı oranda lanetler yağdırması, Halkımızın Orta Asya’dan bugüne kadar gelmiş olan “Güce, Güçlüye ve Silah Sahibine Tapınma” geleneğinin en büyük ispatıdır. Bu gelenek bugünde güçlü bir şekilde devam etmektedir. Bu geleneğin en büyük kusuru “Doğruya Doğru demekten çekinmek“ ve Adaletten uzaklaşmaktır.
İşte bu oyun 1980 darbesinde aktif olarak görev almış ve Adaletten Doğruluktan İnsanlıktan uzaklaşmış eski bir Polis ile Doktorun yıllar sonrasındaki hesaplaşmalarını anlatıyor. Tek perde ve 80 dakika süren oyun, darbenin toplum üzerindeki yıllarca süren psikolojik etkilerini gün yüzüne çıkarıyor. Türk Tiyatrosundaki ismini Sahne ve Dekor Tasarımı ile yapan Barış Dinçel’in, yönetmenlik işine el attıktan sonraki yönettiği 4.oyun. Daha önce “Uçurtmanın Kuyruğu” oyununu izlemiş ve yine bu oyun gibi beğenmiştim. Özellikle oyunun ortalarındaki gereksiz tekrarlar seyirciyi bir miktar sıksa da, finaldeki inanılmaz sürprizler ve yükselen gerilim oyuna çok başarılı bir final yaptırıyor.
Vicdansız ve acımasız eski Polis rolünde Ahmet Saraçoğlu ile bir türlü geçmişinden kopamayan pasif bir karaktere sahip doktor rolünde Bahtiyar Engin çok başarılılar. Özellikle Ahmet Saraçoğlu başarılı karakter canlandırması ile soğukkanlı seyircilerde bile büyük nefret hissi uyandırıyor oyun boyunca. Dekor olağanüstü iyi çünkü yine bir Barış Dinçel işi. Arka plana yansıtılan videodaki canlı mahalle görüntüleri oyunu çok gerçekçi kılmış. Aksesuarların verdiği mesajlar zekice düşünülmüş. Eli tüfekli asker kuklaları ile deponun demirli dış tarafı sahneyi bir nevi hapishaneye çevirmiş. Karanlık Işık düzeni de konsepte uymuş.
1980 Darbesini yaşamış herkesin muhakkak izlemesi gereken bir oyun. Ama bence asıl izlemesi gereken kitle, ilk paragrafta yazdığım geleneği yıllarca uygulamaya devam edenler olmalı!
Yoldan Çıkan Oyun / İstanbul Şehir Tiyatroları