Pardon ama siz kimsiniz de yazdığım yoruma sahte demek cüretinde bulunuyorsunuz. Ben bir felsefe öğretmeni olarak felsefik ve psikolojik açıdan izlenimlerimi yazdım. İzlemeden bunları neden ve nasıl yazabilirim. Baktığımda tüm yorumların altına aynı şeyi yazmışsınız. Asıl sahte olan siz olmayasanız? Yoksa siz saplantılı bir fanatik misiniz? İşsiz misiniz ki üşenmeden bu yorumları yapıyorsunuz. Bence bir destek alın.
***Lütfen site yönetimi bu sabote edici yorumları dikkate alır mısınız rica etsem.
Hem sahnesi hem sahneye konuş şekli ile çok beğenerek izledim. Beden kuklası ile oynanan bir tiyatro oyunu. Maskların tüm oyun boyunca aynı mimik çizgileri ile oyunu sergilemesi çok farklı bir deneyimdi. Sevinince, üzülünce, endişelenince, merak edince, korkunca, kızdığında, güldüğünde hep aynı ifade maskelerdeki. Bu gerçekten çok etkiledi beni. Eğer oyuncular kendi bedenleri ve yüzleri ile oynasalardı bu kadar kalıcı iz bırakmazlardı belkide. Hala oyunu düşündüğümde her bir oyuncunun maskesindeki o ifadeler geliyor gözümün önüne. Aslında bir yerde insanın iç dünyasındaki o endişeli korku dolu halinin çırılçıplak yansıması. Bazen çok üzülürüz kahroluruz qma minicik bir şey anlık gülümsetir bizi tebessüm ile yüzümüzdeki ifade değişir karşımızdaki kişinin algısı hemen değişir işte bu oyunda bu ifade değişmiyor oyuncu gülümsese kahkaha bile atsa ruhundaki o endişe korku yüzünden gitmiyor. Biraz psikolojik biraz felsefik açıdan izledim. Konusu elbette ölüm ama ölüm bir tiyatro oyununda bu kadar güzel anlatılır dedim sonunda. Bir de müzikleri, müzik seçimleri harika. Ben çok beğendim bir kez daha izlemek istiyorum açıkçası oyun boyunca herşeyi incelediğimden bu kez oyuna konsantre olmak istiyorum. Emeği geçen herkese teşekkürler.
Çağrılmadan Gelen / İstanbul Devlet Tiyatrosu