Prömiyerinden bu yana merakla beklediğim ve anca fırsat yaratabildiğim ÖTEKİ oyununu 17.01.2025 tarihinde Moi Sahne’de izledim. Fyodor Mihailoviç Dosteyvski’nin şaheseri Öteki oyununun rejisinde Emin Alper yer alıyor. Emin Alper’den dolayı daha bir merak içindeydim, nitekim oyuncu kadrosuyla da iyi bir iş izleyeceğimiz oldukça aşikârdı. Moi Sahne’ye zorunda olmadıkça gitmeyi tercih etmiyorum. Gerek AVM popülasyonu, gerekse alan yönetimi konusunda son sıralarda tercih edebileceğim bir mekan. Gelelim oyuna… Salona ilk girdiğimizde birçok ayna plakaların yer aldığı bir salon/yatak odası karışımı bir dekorla karşı karşıyayız. Şaşaalı bir dekor beklentisi içinde değildim, zira beni ilk başta tatmin etti dekor. Arka barkovizyonda akan görüntü eşliğinde uzun bir süre bekledikten sonra oyun başladı. Kırmızı çoraplarıyla, siyah takım elbisesiyle ve değişik saç kesimiyle karşımızda duran Erdem Şenocak’ın evinde çalışan personeli Derya Karadaş ile karşılıklı dinamik diyaloğuyla başlayan oyun beraberinde metnin içine yavaştan girmemizi ve karakterlerimizi daha iyi tanımamızı sağlıyor. Bir bankada çalışan banka görevlisi karakterimiz, iş arkadaşından aldığı bir mesajla kendisinin doğum günü partisine davet edilir ve tam o anda kendisine her detayıyla tıpatıp benzeyen birisiyle tanışır. Bu tanışma devamında kurgusal gerçeklik çerçevesinde, psikolojik bir drama yolculuğunda şekilleniyor ve en nihayetinde tüm izlediğimiz şeylerin nihai neticesine varıyoruz. Burada çok akıllıca ve başarılı bir rejiyle karşı karşıya olduğumuzu belirtmeliyim. İzleyenler anlayacaktır ne demek istediğimi; metnin beraberinde barkovizyonda akan mekan görüntüleri ve algımızı güçlendirecek diğer görseller o kadar net ve doğru bir şekilde seyirciye aktarılıyor ki, gerçekten bir evin salonunda, yatak odasında, banka koridorunda, soğuk ve ıssız bir sokakta olduğumuzu hissediyorduk. İzleyicide bu algıyı yaratmak bir meziyettir, bunu güçlü bir rejiyle ve ışık oyunlarıyla gayet güzel veriyorlar. Öteki eserinin bir tiyatro oyununa uyarlaması ancak bu kadar akıllıca ve iyi olabilirdi, bu konuda eksiklik hissetmedim. Oyuncuların arasında sürekli değişen karakter değişimleri çok iyi bir numaraydı, oyun sonunda karakterlerimizin maskeleriyle yapılan senkronize değişimler çok sürprizliydi. Sürprizi ve bir numarası olan işleri her zaman seyrederken ayrı bir haz alırım, bu oyunda hangi sürprizin geleceğini kestiremiyorsunuz. Bu da var olan uzun metni ve diyaloglar arasındaki bazı durağanlıkları daha izlenebilir ve keyifli kılıyor. Seyirci bu bağlamda fazlasıyla düşünülmüş, buna rağmen düşük puan veren izleyiciyi tatmin edemediklerine üzüldüm ve biraz da şaşırdım açıkçası. O kadar çok seyircinin nabzını dikkate almayan oyunla ve rejiyle karşılaştım ki, haliyle verilen emeğin biraz göz ardı edildiği kanaatindeyim. Sanırım biraz fazla acımasız ve düz bakılarak yaklaşılmış bu oyuna. Detaylara indiğimde gayet tatmin olduğum, kâh güldüğüm kâh algımda bütünüyle olguları ve mekanları hayal edebildiğim, başarılı bir oyun izledim. Sürekli değişen dekorlar beni rahatsız etmedi, hatta hızlı ve aksaklık yaşamadan kotardı gayet dekor ekibi. Oyuncular konusunda şöyle minik bir eleştirim olabilir; Derya Karadaş’a keşke biraz daha fazla yer verilseydi daha fazla o karakomedi ambians yaratılabilirdi. Şayet Gökhan Yıkılkan’dan da bahsetmek isterim. Oyuna tattığı tat oldukça güzeldi. Fakat günün starları olarak Cem Yiğit Üzümoğlu ve Erdem Şenocak’ı görüyorum. Süregelen dinamiği ve gerektiğinde o tatlı dramayı çok profesyonel bir şekilde seyirciye veriyorlar. İkisinin de oyunculuklarına ve birlikte uyumlarına hayran kaldım. Toparlarsam bütünüyle iyi oyunculukların ve başarılı bir rejinin güzel bir ürününü izledik. Oyunun sonunda yatan gizli sürprizde ise çok şaşırmıştım, neyse spoiler vermeyeceğim. İzleyecek olanlara şimdiden keyifli seyirler diliyorum…
İzlediğim tiyatro, müzikal, bale ve opera temsillerini kendimce yorumladığım güncel paylaşımlarıma Instagram’da @metinler.sahneler hesabımdan ulaşabilir, ilgileniyorsanız takibe alabilirsiniz!
Öteki / Luz Yapım