Nicedir beklediğim ve izlemeyi iple çektiğim KEL DİVA oyununu 09.12.2024 tarihinde Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde izledim. Romanyalı absürt tiyatro yazarı Eugène Ionesco’nun kaleme aldığı ünlü eseri “The Bald Soprano” , Hasan Anamur tarafından oldukça başarılı bir şekilde dilimize çevrilmiş ve Muharrem Özcan’ın harika rejisiyle birleşmiş. Muazzam oyuncular da işin içinde olunca nasıl olumsuz bir eleştiri yapabilirim? Uzun zamandır kovaladığım Kel Diva’nın sahnesi ilk girdiğimizde kapalı perde oluşuyla merak uyandırıyordu. Oyunlarda kapalı perde oluşunu seviyorum çünkü tiyatro bu demek bence. Dekoru seyircide merak uyandırmalı, mesela Balina oyununda oyuncu ve dekor tüm yalınlığı ve apaçıklığıyla sahnede bizi karşılıyordu. Bir numarası olmuyor böyle olduğunda diyor ve de oyuna geçiyorum… Absürt tiyatro nedir ve en iyi örneklerinden birini söyle deseler tereddüt etmen Kel Diva derim. Bu oyuna gitmeden önce absürt tiyatrodan bir oyun izleyeceğinizin bilincinde gitmenizi şiddetle öneririm. Eğer absürt tiyatroya karşı bir ilginiz yoksa oldukça saçma ve tuhaf bulabilirsiniz. Absürt tiyatroda tüm izlediğiniz her şeyde katiyen bir anlam aranmamalıdır. İşin özü ve numarası zaten oradan gelir. Bu oyunda sizi oldukça sürprizlerin beklediği sahneler mevcut. Bir İngiliz burjuva ailesinin, İngiliz koltuklarında, sessiz bir İngiliz akşamı. İngiliz oluşlarını en deriniyle seyirciye aktarmayı başarıyorlar. Sahne dekoru sanki bir inşaat yıkımı sonrasını andırıyor, oldukça yapı-bozumu bir dekor ve elementler mevcut sahnede. Tepede ise 2 plazma ekranda senkronize gösterilen bay ve bayan Smith’in avatarları, tozlu koltuk takımları, yerdeki sandalye ve avizeler… Zaman-mekan kavramının yerle bir olduğu bir sürrealist dekor karşımızdaydı adeta! Dekor tasarımında emeği olan Kerem Çetinel’i kutluyorum. Son zamanlarda Timsah Ateşi’nden sonra beni en etkileyen ve heyecanlandıran dekordu diyebilirim. Metinse oyuncular bakımından bence bir o kadar zor fakat seyirciye oldukça aktarımı kolaydı. Ben metni çok sevdim. Bay ve bayan Smith’in aile dostları bay ve bayan Martin’in evlerine gelmesiyle başlayan absürt hikaye, ilerleyen süreçlerde gelişen sürprizlerle bizi çok kahkahalı bir serüvene sürükleyecekti, nitekim öyle de oldu. Çene kaslarımın ağrıdığını hissettim gülmekten. O an bulunduğum atmosferden iyice çıkıp, resmen Smith’lerin misafiri olmuştum. Her oyunda favori kahramanım vardır, bu oyunda favori kahramanım olamadı çünkü hepsi birbirininden efsaneydi. Haluk Bilginer ve Zuhal Olcay fevkalâde bir oyunculuk sergiliyorlar. Fakat Özlem Zeynep Dinsel ve Yiğit Özşener de kendi partnerliklerinde oldukça mükemmeller. Hal böyleyken Gözde Kırgız ve Kıvanç Kılınç’dan söz etmemek olur mu? Onlar da ayrı muhteşemler. Derken hepsini ayrı ayrı ve bütününde de olağanüstü buldum. Tiyatro iyi ki var dedirtti bir kez daha bu oyun bana! Tüm diyalogların, dekorun, kostümlerin, kurulan cümlelerin ve seçilen kelimelerin asla bir anlam bütünlüğü yok, sonuna kadar ve iliklerine değin absürt tiyatronun hakkı verilmiş. Misal; bay ve bayan Smith’lerin tanıdıkları nesillerdir süregelen ve bitmek bilmeyen Bobby Watson ailesi, her bir karakterimiz tarafından anlatılan öykülerdeki son derece saçma dizelerle bezeli anlatılar, kuramsal ve olgusal ikilemdeki diyaloglar, bay ve bayan Martin’in karı koca olmalarına rağmen sanki hiç tanışmıyormuşçasına sergiledikleri dinamik sorgulamalar, hizmetçi kız Mary’nin kendiyle orgazm sahnesi (son derece favori sahnelerimden biriydi), bayan Smith ve diğerlerinin “miyav” resitali, itfaiye şefinin önermesiyle herkesin öpüp barıştığı sahnede oyuncuların hızını alamayıp, sahne arkası ekibin de dahil oluşuyla ortaya çıkan bir öpüşme sahnesi (aşırı iyiydi), kel diva kim sorusunun asla bir cevap bulamaması, vs. işte absürt tiyatro budur! Zaman kavramının yer almadığı bu evde elektrik kesiğiyle senkronize giden takılmalar da oyuna ve oyunculara oldukça renk katmış diyebilirim. Oyun atölyesinin tartışmasız en iyi işi olan Kel Diva’yı listenizde varsa acilen izlemenizi, listenizde yoksa da acilen listenize eklemenizi tavsiye ediyorum. Çünkü iyi bir absürt metni, iyi oyuncuları, iyi dekoru, iyi çeviriyi ve iyi rejiyi bir arada görmek çok ama çok zor bir meziyettir. Ve bu Kel Diva’da fazlasıyla mevcut. Alkışı bol, seyircisi çok olsun! İyi ki tiyatro var!!!
İzlediğim tiyatro, müzikal, bale ve opera temsillerini kendimce yorumladığım güncel paylaşımlarıma Instagram’da @metinler.sahneler hesabımdan ulaşabilir, ilgileniyorsanız takibe alabilirsiniz!
Kel Diva / Oyun Atölyesi