Mükemmel bir karşılama, sanki karakterler evinize misafir olmuş, Havva’nın hikâyesini onlardan dinliyorsunuz gibi. İzlediğim tek kişilik performanslarda oyunu Dirmit, Eylül, Toz gibi oyunların hemen arkasına yerleştiririm. Sinem Hanım küçücük sahneyi bir mahalleye çeviriyor. Ve o ufak tefek kadın sahnede devleşiyor. Etkileşimli oyunlara bayılıyorum. Kendinizi hikâyenin içinde buluyorsunuz. Oyunun sonunda sanki Havva sizin mahallenin kızıymış ve
olayları yaşamış gibi hissediyorsunuz. Sadece oyunun sonuna doğru bir ara hikâye basitleşiyor, durgunlaşıyor gibi hissettim. Eyvah oyun gidiyor dedim ama son 10 dakika öyle şeyler yaşattı ki büyülendim. Meğerse son darbeyi yemeden önce bize ufak bir mola verdirip nefes aldırmış. Sinem Hanım’ı ve ekibini tebrik ediyorum.
Oyunu sosyal medya hesabımda şöyle kısaca özetledim:
Bazı oyunlar ikinci kez izlenmeyi hak eder. Dirmit ise 25 kez falan…
Evet, oyunu ikinci kez izlemeye gittim. Hayatında ilk kez tiyatroya gidecek bir arkadaşıma, tiyatroyu sevdirmek için bu oyunu seçtim. Hayranlıkla seyretti. Gel gelelim, oyunun sonunda acı gerçeği söyledim: Maalesef seni götürebileceğim bundan daha güzel bir oyun yok. Buna yakın oyunlar izleyeceksin, fakat daha iyisini ben izlemedim.
Bir oyuncu, sadece el hareketlerini ve sesini değiştirerek aynı sahnede 5-6 ya da daha fazla karakteri nasıl birbirine karıştırmadan seyirciye aktarabilir? İşte böyle…
Hani, dizilerde, filmlerde usta oyuncuları ve… diye en son yazarlar, onore ederler ya… İşte Nezaket Erden 20 sene sonra onlardan biri olacak. Ve Nezaket Erden diye takdim edilecek.
Dekor yok, ışık yok. Kostüm yok. Bir tiyatro oyunu, enstrümanlarından en fazla bu kadar yalıtılabilir. Bunun bir üst seviyesi sahnede oyuncu olmaması.
Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Havva / Velhasıl Tiyatro