-
Bu oyunu La Boucherie'de izledim. Öncelikle bir daha bu mekanın kullanılmamasını önemle rica ederek başlamak isterim yorumuma. Sırtı sahneye dönük sandalyeler, sigara içilmesine izin verilen bir kapalı mekan, kapasitenin üzerinde planlamış bir oturma kapasitesi çok olumsuz bir deneyim yaşatıyor. Oyunun bir yemek sahnesinde geçmesi demek illa izleyicilerin de bir yemek ortamında bulunmasını hiç gerektirmiyor. O yüzden öncelikle bu oyuna bilet alırken mekan tercihine dikkat edilmesini öneririm.
Oyunun kendisine gelince, çok zayıf bir metin vardı maalesef. Öte yandan özellikle Orhan Veli ve Sait Faik karakterlerinin ne derece gerçek karakterleri yansıtabildiği konusunda ciddi soru işaretlerim oluştu. Öyle ki, oyun çıkışında ben mi yanlış biliyorum diye dönüp her ikisinin de hayatına yeniden göz atma ihtiyacı duydum. Tüm bu gelişime açık yönlerine rağmen, oyundan keyifle ayrıldım, bu da sanırım satırlarıyla büyüdüğümüz insanların canlandırıldığı, yaşamadığımız ama özlem duyduğumuz bir dönemi yansıttığı içindi. La Boucherie'de daha doğrusu yemekli bir ortamda olmadığı müddetçe, oyunu izlemeyi tavsiye ederim.
-
Dün akşam oyunu La Boucherie'de izlemek üzere 4 bilet almıştık; içeri girdiğimizde bir ağacın arkasında, DJ setinin yanında bir koltuk takımına oturmamız beklendi, sahneyi hiçbir açıdan göremeyeceğiniz, ayrıca oyunculara da saygısızlık olacak bir pozisyonda, tiyatro izleme deneyiminin asla düşünülmediği bir öneriydi. Mekana merakımızdan değil, oyunu izlemek için geldiğimizi söylediğimizde bu kez kapının yanında, önünde cam bir duvar olan masada oturmamızı önerdiler. Biz de oyuna ve oyunculara saygımızdan biletlerimizi yaktık ve oyunu izlemeden çıktık.
Bunu yazma sebebim öncelikle seyircileri bu mekanın tiyatroya saygısı olmayan bir yer olduğu konusunda uyarmak; ikincisi Semaver Kumpanya'ya kendilerine ve seyircilerine saygıdan bir kez daha bu mekanı seçmemeleri tavsiyesinde bulunmak.
-
Oyuna 1 puan verdim ama aslında 1 hak ettiği için değil buradaki puanı gereksiz yüksek gözüktüğü içindir. Olması gerekene biraz daha fazla yaklaşsın diye. Kadıköy'de Pax Sahne'de alt notalardaki kanalizasyon kokusu eşliğinde izlediğim trajik hikaye, ortalama bir oyunculukla ironisiz cinsiyetçi ve ayrımcı söylemler eşliğinde ve anlatmak istediği hikayeyi anlatamayıp açıklaya açıklaya keyfini kaçıra kaçıra sonlanmıştır. Az sayıda kişinin verdiği eş dost puanlarına güvenmemem gerektiğini tekrar hatırlatan oyundur.
-
Emeğe saygı duymakla beraber bu oyunun
8 puanı hak ettiğini düşünmüyorum. Trajik bir hikaye komedi unsurları katılarak anlatılmaya çalışılmış ama olmamış, en azından komedi kısmı. Espriler Z kuşağına hitap eder cinsten, 30 üstüyseniz çoğuna “tilt” olabilirsiniz. Dramatik sahnelerdeki oyunculuk iyi, duygulanmamak elde değil, birinde ağladım bile. Ama özellikle huzurevindeki amca rolüne giriş ve çıkışlardaki ses kontrolü zayıf, sanki görüntü geç geliyor gibi. Başta manasız gelen ilk sahneyi anlamlandırarak bittiği için vurucu bir sona sahip. Reji de diyaloglara eşlik, ses ve ışık kontrolünde gayet başarılı. Emeğinize sağlık.
-
Ben oyunu pek sevemeyenlerdenim. Her şeyden önce metnin cücelik ve veganlık mevzuunda küstah olduğunu düşünüyorum. Üstelik bu tavrı yapının, karakterin, hikayenin bir gereği olarak değil, salt drama kırıcı, doz dengeleyici bir karşıt unsur olarak kullanıyor ve ikisini de kolaya kaçan bir mizahın malzemesi haline getiriyor. Hem marjinal olan üzerinden kendine dikkat çekmek istiyor hem de onu sıradan kaba bakışın tespitleriyle tanımlayıp marjinal olarak saklamaya devam ediyor. Bunu rahatsız edici ve başarısız buldum. Olay örgüsü ve çözülmesi ise daha iyi düşünülmüştü, vurucu bir doruk noktası vardı metnin. Bunun dışında Dilara Hanım'ın oyunculuğu gelecek vaad ediyor. Bazı olay geçişleri ve yaşlı adam tiplemesi daha iyi olabilirdi desek de (sanki ara sıra üşendi de üstünkörü oynadı gibi anlatabilirim bu eksikliği) genel olarak oyunculuk tatmin ediciydi. Emeğinize sağlık.
Güzel Son / Semaver Kumpanya