"Şairler Mezarlığı" oyununu izlemek, bir tiyatro deneyiminden çok daha fazlasıydı; adeta duygusal bir yolculuğa çıktım. Ersin Doğan'ın yazdığı, Selena Demirli Doğan'ın ise yönetmenliğini üstlendiği bu eser, sadece bir tiyatro gösterisi değil, şiirsel bir deneyimdi. Oyun başladığı andan itibaren, hayat ve ölüm, varlık ve yokluk arasındaki ince sınırları hissettim. Mısra ve Piraye'nin hikayesi, iki ruhun içsel çatışmaları, izleyiciyi derinden etkileyen bir dramın içine çekiyor.
Özellikle oyunculuklar inanılmazdı. Selena Demirli ve Dilek Uluer, karakterlerine o kadar derinlik katmışlar ki, izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Işıklar ve dekorlar da bu mistik atmosferi güçlendiriyordu.
Bu oyun, sadece sahnede gördüğümüz bir hikaye değil, aynı zamanda ruhsal bir keşifti. Geçmişin, hatıraların ve kaybolan anların yankıları arasında kaybolmak, her bir kelimenin ağırlığını hissetmek…
Bunu izlemeyi düşünen herkese kesinlikle tavsiye ediyorum. "Şairler Mezarlığı", sadece izlenmesi gereken değil, hissedilmesi gereken bir oyun.
Ağladım’ı gerek Oda Tiyatrosunda gerekse Asmalı Sahne’de izledim. 16 Kasım’da da KATS Sahne’de 8. kez izlemiş olacağım.
Bu oyunu hayat görüşü birbirinden farklı birçok insanla izledim. Her birinin yüzünde farklı ifadeler okudum. Fakat hepsi de gerek oyuna gerekse oyuncu Selena Demirli’ye hayran kaldı. Bu kadar insanın tek bir ortak zemini vardı Ağladım’ın atmosferinde kaybolmak.
İlk oyundan bugüne bu oyunu izlemek için teşvik ettiğim insanlara şahane bir hikaye armağan etmiş hissediyorum.
Seneler sonra belki de ilk kez tiyatroya gelmiş insanlara tiyatroyu sevdirdi Ağladım. Tiyatro aşığı olanlara da farklı bir çizgi sundu keza. Çünkü Ağladım seyircisi karanlıkta kımıldayan düşünceyi bilir. O karanlıktaki ışığa tutunur. Bu ışık da Şenay Öğretmen’in ruhunda mevcuttur. Sahici bir oyun. Görebilene çok şey anlatır.
Oyun insanı şaşırtan bir girişle karşılıyor bizi. Ne oluyor derken kendimizi hayatımıza bir o kadar uzak, bir o kadar da yakın absürt bir distopik evrenin içinde buluyoruz. Oyun sizi hem güldürüyor hem de distopyanın etkisiyle düşündürüyor. Açıkçası oyun bittikten sonra bende 1984’ü tekrar okuma isteği uyandırdı. Oyunculuklar insanı büyüleyen bir başka unsur. Oyuncuların mimikleri, yaşadıkları duyguları ifade ediş şekilleri kesinlikle taktire şayan. Oyun insanda keşke devamını da izleyebilsem hissi yaşatıyor. Su gibi geçiyor zaman. Selena Demirli’yi de oyun prömiyeri sabahı, bir diğer oyunuyla kazandığı ödülden dolayı tebrik ediyor gelecek başarılarını da sabırsızlıkla bekliyorum. Tüm ekibin eline emeğine sağlık.
Şairler Mezarlığı / A.H.E.N.K