Kendi yorumumu paylaşmadan önce bu müzikal ile ilgili önemli ve değerli bulduğum bir röportajı buraya koymak istiyorum. Oyuna gitmeden önce okursanız, müzikalin hikayesiyle özdeşleşmeniz çok daha kolay olacaktır.
https://www.kitaptansanattan.com/irfan-alis-bu-muzikal-ile-toplumun-hamiyete-olan-borcunu-oduyoruz/
Tek perde, 80 dakikalık, özel bir hayranlık beslediğim PEYK grubunun muziklerini üstlendiği, yapımını MOM ile paylaştığı, İrfan Alış’ın gerçek bir kişiden ilham alarak hikayeleştirdiği harika proje. Sahnede oldukları süre boyunca mutlaka, en az bir kere gidin.
Yukarıda verdiğim linkteki röportajda müzikalin geçmişi, oluşum süreci, sevgili İrfan Alış’ın dilinden güzelce anlatılmış. O yüzden o konularda herhangi bir yorum yapacak değilim. Ama oyun boyunca hissettiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
1980 Türkiye’sine, insanlarına, hem yanlı hem yansız, eleştiren ama eleştirirken de ‘bak böyle bir yönü de olabilir’i gösteren, politik yönü tadında bırakılmış bu hikaye, sözlerini ezbere bildiğim, sevdiğim PEYK şarkılarına vücut oldu bu akşam. Her dinleyişimde sözlerinde yeni bir anlam keşfederim PEYK şarkılarının. Bu gece bu anlamlara bir de görsellik eklendi. Ölümsüzleştiler benim için. Onları ölümsüzleştiren de elbette Hamiyet’in kendisi oldu. Aslı İnandık’ın canlandırdığı bu kadın, herkesin en az bir yarasına dokunmuştur bu akşam, eminim. En çok da Aslı İnandık’ın kendisine sanırım. Çünkü selam verdikleri sırada kendini tutamadığı bir boşalma yaşadı. Kendisini ve sahnedeki tüm ekibi müthiş oyunculukları ve sunduklarıyla tebrik ediyor, ayakta alkışlıyorum.
PEYK’i bilenlerin kesin sevecekleri, bilmeyenlerin de tanışması için güzel bir başlangıç olacağını düşündüğüm bu projenin ömrü uzun, seyircisi ve şansı bol olsun. Böyle farklı, güzel işleri seviyor ve yenilerini dört gözle bekliyorum.
Büyük sahneyi epey iyi dolduran oyunda oyuncu ve müzisyenler neden sahnede olduğunu gayet biliyor, bu farkındalıkla performans sergiliyor. Peyk grubunun müziklerini yaptığı ve aynı zamanda performans da sergilediği müzikalin, grubun solisti İrfan Alış ile doğan bir prodüksiyon olduğunu öğrendim. Işıl Kasapoğlu’nun ortaya attığı bu hikayenin müzikal yapılması fikri, kendisinin harika rejisiyle ve Deniz Madanoğlu’nun kalemiyle birleşmiş, güzel bir gösteri ortaya çıkmış.
Aslı İnandık ayakları yere sağlam basan bir oyuncu ve tiyatroya fazlasıyla yakışıyor. Sahnede var olmasıyla beraber seyirciye yansıttığı enerjisi direkt dikkat çekiyor. Performansını seyredince kariyerine bir de müzikal eklemesi oldukça yerinde bir karar dedirtiyor. Metin büsbütün ağdalı değil, müzikal olması bu durumu anlaşılır kılıyor diyebiliriz. Nitekim öyle çok abartarak, romantik biçimde ezilen işçi sınıfını gösterip ilerlemeyi tercih etmemiş, aksine yalın bir anlatım ile sunuluyor. Hatta Hamiyet’i belli bir kalıba koyup alışılagelmiş bayağı anlatıma yer vermemişler. Seneler önce yine Madanoğlu’nun kaleminden çıkan “Yan Rol”ü seyrettiğimde de aynı hisse kapılmıştım. Net bir dili olan metinlerini iyi performanslara teslim edip karşılığını alıyor. Var olan bir derdin arkasına sığınıp mesaj verme kaygısıyla o durumdan fayda sağlamıyor. Bu analizden yola çıkarsak, “Hamiyet” için Deniz Madanoğlu’nu tebrik etmek gerekir.
Oyunda belli bir aşamada yaşanan kırılma sonrası Hamiyet’in giydiği pelerinin akabinde büründüğü bir ruh hali var. Bu anın devamında Aslı İnandık’ı seyretmek beni çok mutlu etti, gerçekten sahnede olması gerektiğini bir kez daha gördüm. Çevresinde yer alan oyuncular da kendisine pozitif anlamda yön vererek performansını daha iyiye taşıdı.
Peyk grubu ise müzikale iyi bir dokunuş yapmış, hoşuma gitti. Bence oyunu sırtlamalarına gerek kalmaması müzikal tiyatro için başarıdır. Salt şarkıların arkasına sığınıp iyi bir sonuç beklemek doğru olmazdı. Sonuca bakarsak, akşamınızı dolduracak ve gidilmesini önereceğim bir oyun olduğunu söyleyebilirim.
Hamiyet / MOM Yapım