oyunu az once izledim levent can muhtesemdi gercek bir tiyatro oyuncusu. diger genc yetenek arkadasta basariliydi. hande dogandemir icin ayni seyi soyleyemeyecegim zira kendisinin oyunculuk yetenegi sifir. her yuzu guzel olanin maalesef oyunculuk yetenegi olmuyor. cok net. ben oyunu sevdim tek perde olmasi da harika bir detaydi. akiciydi ve anlamli bir oyundu. kesinlikle tekrar giderim. atlas sahnesine ayri bayildim.
İlk defa bir oyuna yorum yazma ihtiyacı hissediyorum. Öncelikle ve kesinlikle kapalı gişe oynayacak bir oyun değildi. Buna ben karar vermiyorum elbette ama kapalı gişe gittiğim oyunlarla ister istemez kıyaslama ihtiyacı hissediyorum. Ve ilk kez kapalı gişe bir oyundan sıkılarak ayrıldım. Oyuna duyulan ilgi bir PR başarısı olabilir ya da toplumumuzun duygu açlığı çeken, bazı duyguları kendi hayatında yaşamaktan korkan ve farklı duyguları ancak sanat eserlerinde deneyimleyebilen kesiminin gösterdiği gerçek ilgi olabilir, bilmiyorum. Bir enteresanlık var bu ilgide… Oyunun başlayabilmesi için oynadığı salonun tıka basa dolu olması gerekiyor ki salon önünde kayda değer bir kalabalık olsun. Oyunun uzun aralıklarla sahnelenmesiyle oluşan kıtlık dürtüsü ve oyunun başlayabilmesi için kalabalık ortama ihtiyaç duyulması arasında bir korelasyon durumu mevcut. Yani kasıtlı bir ilgi ortamı yaratıldığını düşünüyorum. Senaryonun çok sıradan ve gündelik olaylarla dolu bir yaşam öyküsünü anlatmaktan öteye geçtiğini göremedim. Evet, seyirci koltuklarının arasında dolanmak, oyuna sahne dışında başlamak artık klişe şeyler. Vaadedilen o farklı deneyimi ben hissetmedim; tek farklı deneyim oyunun yarım saat geç başlaması ve salon dışındaki daracık ve havalandırmasız alanda 500 kişinin içinde ayakta beklemenin verdiği rahatsızlık oldu. Hayatımda 2. kez bir oyunda “artık bitse de gitsek” düşünceleriyle oyunun biteceği anı iple çekmeye başladım. Oyun boyunca zihnime hiçbir merak tohumu düşmedi. “Acaba şimdi ne olacak”, “bu neden böyle oldu” veya “aaa ben şok” diyeceğim hiçbir şey yoktu. Klişe bir konunun bu kadar uzun uzadıya anlatılması, içine her ne kadar farklı anlatım ve sergileme teknikleri eklense de bana “farklı bir deneyim yaşadım” dedirtmedi. Son olarak oyunculuklar ve sahne dekorları iyiydi. Oyuncuların hızlı zaman, durum ve karakter geçişlerini sergilediği anlar çok başarılıydı. Müzikler ve ses tasarımı oldukça tatmin ediciydi. Işık oyunları güzel kurgulanmıştı. Salona oyunun son yarım saatine kadar çikolata kokusu basıldı. İlk başta güzeldi fakat zaman geçtikçe beni baymaya başladı. Oyun eğer olduğundan yarım saat kadar kısa olsaydı muhtemelen 7 puan verirdim. Çok gereksiz uzundu ne yazık ki ve bu gereksiz uzunluk aslında bende olumlu izler bırakabilecek durumları da olumsuza çevirdi.
oyunun ne baslangic sekli ne oynanis sekli ne de sahne hicbiri ama hicbiri bana hitap etmedi. bin kez tiyatro izlemisimdir boyle yorucu, uzun, sakiz gibi uzaya oyuna az rast geldim. puanim 1. bunu cok icten soyluyorum. cocuk/ evlilik/ sevgililik/ tanisma/ goc/ hayattaki kirilimlar anlatilmak istenmis fakat sekil uslup hepsi yanlis. tek guzel olan sey basrol kadin oyuncusunun duru guzelligi ve cocuk taklidi. onun disinda tamamen vakit kaybi olarak nitelendiriyorum. bu kadar vakit calinmasina gerek var miydi? ayrica o sahne nedir? niye size boynumu fitik edercesine bakip takip etmek zorundayim? amac nedir? 450 liram gitti ve oyun oncesi sonrasi yol, izleme saati eve donus derken calinan 4 saatime uzuldum. asla tavsiye etmiyorum. bin kez yorum yazdim gorebilirsiniz ancak bu oyun tamamen vakit kaybi.
Eksik / Kadar