“Uluslar arası kadın oyun yazarları festivali” kapsamında AKM’ye konuk olan oyun, konusundan ya da oyunculuklarından ziyade prodüksiyonuyla öne çıkıyor. Ancak bu, bir oyunu başarılı kategorisine sokmamız için maalesef geçer ve yeter bir kural elbette değil. Öncelikle bunun bir romandan uyarlama olduğu gerçeği maalesef oyunda hayat bulamamış zira oyunun tiyatroya iyi uyarlanamadığını hissettim. Konunun içine bir türlü giremedim her şey çok karmaşık geldi. Zaten künyede de sadece çevirmen adı geçiyor, ki o da romanı çevirmiş olmalı öyle ya, oysa bu oyunu birileri uyarlamasa sahneye koyamazdı ve isimlerinin hiç yazmaması oldukça tuhafıma gitti. Oyunda kullanılan ses efekti düzeyinin aşırıya kaçması ne yazık ki seyirciyi son derece rahatsız edici boyuttaydı. Türk tiyatro tarihi boyunca ülkemizde sahnelenmiş konu itibariyle merkezine korku-gerilim türünü alan bir oyuna da açıkçası pek rastlamamıştım. (Maeterlinck klasiklerinden “Çağrılmadan Gelen” belki hafiften bu kategoriye girebilir ama o da hafiften). Oyuncuların, dekorun, tekniğin ve tüm ekibin emeğine saygım elbette sonsuz ancak şahsi görüşüm şudur ki; bu oyunun uyarlamasında sıkıntılar olduğunu düşünüyorum.
Gördüğüm en en en kötü oyunculuk,insan utanır ya
Hayatımda gördüğüm en rezalet oyundu tabi oyun denilirse.29 Ocak Fethiye de oynanan oyundaydım.Karanlıkta oyun oynandı,oyuncuların sesi çıkmıyordu,kitabı banttan dinlettiler.Geçişlerçok fazlaydı.Oyuncular birbirini engelliyordu.3 bilet almıştık.Hakkımı helal etmiyorum.Rezalet ötesi.Bu oyuna kimler izin ceriyorsa bir izlesinde rezaleti görsün.
Bazı oyunlardan alıkonulmak isterim şahsen.
Siyahlı Kadın (Bir Hayalet Oyunu) / Ankara Devlet Tiyatrosu