Öncelikle emeği geçen herkesi tebrik etmek isterim. Rap Müzikal yeni bir tür ve deneyimleyerek daha iyi olunabilir.
Mekana dair bir yorumum var. Zorlu'da izledim ve ses düzeyinin yüksekliğinden sağır olma riski ile izledim. kulaklarıma kağıt mendilden tıpa yaptım. kulaklıklarım olsa yine de duyardım ses o kadar anlamsız yüksek idi. Sesin yüksekliğinden sözler müziklerin arasında kayboluyor ve labarbaya dönüşüyor. dilerim bu yorum ciddiye alınır çünkü birlikte seyrettiğimiz 4 kişi de aynı yorumu yaptı.
Sözlerin çok rahat anlaşılamamasının diğer bir nedeni de artikülasyonlar. Oyun bu sözlere dayalı olduğu için anlaşılır olması çok kritik, ben oyunun bir kısmını sadece sahnede ne olduğunu takip ederek anlamaya çalıştım.
Sahneye koyuş, kurgu, dekor anlamında çok iyi fikirler var ancak uygulamayı zayıf buldum. Özellikle Otomatik Portakal'ı seyretmişseniz, aynı etkiyi almayı beklemeyin. Koreografinin sert mesajları olan bu senaryoda o sertliği yansıtmasını beklerdim. Oyunun başında (filmi izleyenler hatırlayacak) seyirciye şiddetten kusma hissi gelmeli ki, sonrasında Alex'in neden kustuğunu da daha net kavrayabilelim. Oysa oyunun başındaki dayak sahnesi anlamını yitirmiş ve gerçek bir şiddet uygulandığı, keza oyunun sonunda polislerin Alex'e uyguladığı dayak sahnesindeki şiddet de aktarılamadı. Diyeceğim o ki, elinizi korkak alıştırmayın, seyirciye gerçekten o vahşeti yansıtın.
Bir yorumda yazılmış; Otomatik Portakal'dan esinlenilmiştir beklentisi ile gitmek izlerken yararlı olacaktır.
Uyarlama olarak başarılı olduğunu söyleyemem. Ama özgün bir yapıt olsa belki fikrim değişirdi. Bir rap müzikali olarak başarılı bulurdum yine aynı şekilde.
Otomatik Portakal'la isim ve ana hikayenin bir kısmı hariç ortak bir yön bulamadım.
Tamam metnin dilindeki İngiliz argosunun karşılığı belki Türkçe rap müziktir. Bunu takdir ederim. Ama roman özeti gibi kısa olmasına rağmen çok uzunve sadece görsellik olsun diye konmuş sahneler yüzünden (ilk aklıma disiplin sahnesi geliyor) ana duygu kaçıp gidiyor. Bazı sahneler de kısalığı yüzünden skeç gibi kaçıyor.
Ben beklediğim oyunu göremedim. Adını değiştirip otomatik portakaldan esinlenmiş bir oyun olarak çıksa ve daha özgün bir eser olmayı seçse daha iyi olacakmış. Ama bu haliyle değil.
Şarkıların sözlerinin tamamı anlaşılamasa da güzel hareketli oyunun seyirliğini artırıyor. En kötü sevdiğiniz şarkıcıların rap konseri izleyip çıkmış olursunuz.
Alışık olmadığımız bir şey izledik. Bu yüzden yorumumu biraz çekinerek yapıyorum. Belki Türkiye’de ilk kez denenmiş, bir tür: Rap müzikali. Müzik kısmına eleştirim şu, ilk yarım saat sözlerini anladığımız tek rapçi Basri Fırat idi. Diğerleri büyük bir karmaşa, şimdi oyunun anafikrinin temelini attığı bu ilk yarım saat nee ne diyoor diye anlamaya çalışmakla geçti. Bu biraz yorucu. Eğer bu işe giriliyorsa rap sanatçılarının ciddi bir artikülasyon çalışması yapması gerekli diye düşünüyorum. Müjde Kızılkan’a bayıldım. Dupduru bir söyleyiş harika bir ses. Oyun genel olarak anlatmak istediğiyle, böyle kült bir eserin uyarlaması olarak başarılı buldum.
Otomatik Portakal / Tatbikat Sahnesi