Bu sezon izlenmesi gereken oyunlar listesinde mutlaka olmalı.
“Ben Zek”, sahneye adım attığı ilk andan itibaren izleyiciyi nefes almaya bile fırsat bırakmayan bir tempoya davet ediyor. Mehmet Küçük’ün performansı ise bu temponun tam kalbinde duruyor. Oyunun başından sonuna kadar öyle yoğun bir efor sarf ediyor ki, tam “tamam, artık duygu zirveye ulaştı” dediğiniz anda sizi bambaşka bir katmana taşıyor. Bu geçişleri bu kadar pürüzsüz ve etkili kılmak gerçekten ustalık işi.
Metin, kendi içinde güçlü nirengi noktaları barındıran, iyi tasarlanmış bir ritme sahip. Bu ritim sayesinde oyunun enerjisi hiç düşmüyor, aksine sahneler ilerledikçe yükselerek genişliyor.
Geçen sezon büyük beğeni toplayan “Gözbağcı”nın yönetmeni Melih Salgır’ın imzası yine çok net hissediliyor. Sahneleme tercihleri, oyuncu rejisi ve anlatının psikolojik derinliğine yaklaşımı, takdiri fazlasıyla hak ediyor. Salgır, bu oyunla başarısını “tesadüf değil, istikrar” seviyesine taşıyor.
Genel olarak, “Ben Zek” hem sahne performansı hem metni hem de yönetimiyle sezonun en dikkat çekici işlerinden biri.
Alkışınız bol olsun.
Emeğinize sağlık.
Not: Oyun öncesi ikram edilen kahveden Zek’e ayırmayı unutmayın, yoksa gönlü kalabilir :))
Don Quixote Müzikali (Don Kişot) / Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu