Eylül'ü iki kez izlemiş bir seyirci olarak, Uğur Kanbay'ın bu oyununu merakla bekledim. Konusu itibariyle çok özgün, benzersiz bir oyun. Oyunculukların temposu hiç düşmüyor. Sibel Şişman'ın performansı gerçekten yoruyor, bunu çok olumlu bir anlamda söylüyorum. Yalnızca naçizane, Sibel Hanım ve Uğur Bey'in terapi gibi olan sahnesi gerçekten sakız gibi uzuyor, ona bir kısaltma yapılabilir. Tekrar izlemek için can atıyorum.
Merakla beklediğim Kutsal’ın Zorlu Turkcell Sahnesi’ndeki prömiyerindeydim. Seda Türkmen’in müthiş oyunculuğuna rağmen beklediğime değmediğini söyleyebilirim.
Kutsal, yeni anne olan bir kadının çocuk sahibi olmak ve ona en iyi şekilde bakıp koruma içgüdüsünün yarattığı kaygılar, korkular ve travmaların odağında anneliğin “kutsal”lığını sorgulayan bir oyun aslında. Sadece annelik de değil çocuk olmaya da göz kırparak “nesilden nesile aktarılan kalıtsal öğretiler” konusuna da parmak basıyor.
Oyun, annelik gerçekten kutsal mıdır, meslek midir, iyi anne, kötü anne var mıdır ve bu özellikler kalıtsal mıdır, herkes anne olmalı mı, annelik süreci ne kadar sancılı ve her kadın aynı acıları çekiyor mu gibi birçok soruyu seyirciye sordururken baş kahraman Nina ile derin bir empati kurmanızı sağlıyor. Bunda oldukça başarılı bir performans gösteren Seda Türkmen’in payı büyük. Türkmen, seyirciye gerçekten yeni doğurmuş anne havasını zor metne rağmen yansıtmayı başarıyor. Tam bu noktada Tuğçe Tuna’yı da anmadan olmaz. Hareket tasarımında imzası olan Tuna, başta Türkmen olmak üzere oyuncuların “bedenlerini” iyi kullanmış.
Oyunculardan Neriman Uğur’u İki Kore’nin Birleşmesi’nde beğenmemiştim, burada başarılı buldum. Sahnede hem Nina’nın hem de oğlunun annesini canlandırıyor. Ümmü Putgül’ü yer yer tutuk buldum ama ilk oyunun heyecanından olabileceğini düşünüyorum. Zamanla rolüne alışacaktır.
Oyunun yönetmeni Tuğrul Tülek. Kendisi bana göre başarılı bir oyuncu ama yönetmen olarak birkaç işini daha izlemem gerek sanırım. Dekor ve ışık tasarımı birçok işine bayıldığım Cem Yılmazer’e ait. Başıma bir şey gelmeyecekse eğer dekoru beğenmedim. Üst üste kutulardan oluşan dolaplar, üzerlerinde ışıklar vs. oyunla alakasız fütüristik bir hava vermişti. Oyuncular dolapları açtıklarında içlerindeki beyaz ışık direkt gözünüze vuruyor. Dekordaki ışıkların dışındaki ışık tasarımı başarılıydı. Arka plandaki sesler güzel düşünülmüştü.
Bu kadar iyi oyuncuya rağmen ben oyunu izlerken yer yer çok sıkıldım. Oyunun ilk başlarındaki komik kısımlar güzeldi ancak bence seyirciden gerekli reaksiyonu alamadı. Oyuna geç girebildim ve birçok sahne ve replik tekrar gibi geldi. Finalde de beklemediğim bir sonla karşılaştım ve “ee biz şimdi bunca şeyi bunun için mi izledik” diye düşünmeden edemedim.
Kutsal’ı daha küçük bir salonda, daha sade bir dekorla, daha kısa haliyle izlemek isterdim. O zaman kendi açımdan tadından yenmeyecek bir iş olurdu.
harika harika harika. ağlarken kahkahalar attım, kendi aile ilişkilerimi sorguladım. herkes çok başarılı ama deniz bey oyunun yıldızı. rejiye ayrıca tebrikler
His / sfrpztf