-
“Misery” oyununu izlemenizi tavsiye ederim! Sahnede sürekli yatan bir kişi, hareken eden bir ikinci kişi, hep aynı sahne dekoru ve buna rağmen hiç sıkılmadan, hiç ara vermeden, tek nefeste, keyifle izledik! Yer yer çok esprili, yeri gelince gayet gerilimli. Filmini izlemiş olmama rağmen severek izledim. Kalbinize sağlık!
-
Tema Sanat'ın Misery oyunu, oyuncularının çok iyi performansları ve ince bir zekayla yönetilmiş rejisiyle öne çıkıyor. Geçirdiği trafik kazası sonrasında, saplantılı bir hayranı tarafından ölümden kurtarılan bir yazar, son kitabında hayranının arzularını tatmin etmediği ve onu büyük bir hayal kırıklığına uğrattığı için hayranı tarafından esir alınır. Oyun, yüzeysel gibi görünen gerilim unsurlarının altına derin katmanlar kuruyor. Hayranı tarafından sakatlanan yazar, izole bir şekilde yazı yazmak zorunda bırakılarak, zaten halihazırda yaptığı işi yapmak zorunda bırakılıyor, çevresindeki herhangi bir 'kıpırtı' onun dikkatini dağıtabilir. Eski bir hemşire de olan hayran Annie, eser istediği gibi yazılmadığından, son derece akılda kalıcı bir dans sahnesiyle yazarın bacaklarına balta indirdiği vuruşlarda, seyirciye sahneden faş edici bir ışık çakılır. Canavarlık ile sıradan hayattaki (piyasa koşullarıyla katmerleşen) kanıksanan şiddetin birleşimine güzel bir örnek. Sonuçta bütün yazarlar okuyucularının ne düşüneceklerini de düşünerek yazarlar.
-
Ünlü yazar Paul Sheldon, son kitabını yazdığı otelden evine dönerken bir kaza geçirir. Kırık bacakları ile baygın halde yattığı kaza yerinden onu Annie Wilkes adında eski bir hemşire kurtarır ve evine getirir. Paul'e ve onun ünlü roman karakteri Misery Chastaine'e hayran olan Annie Paul'ün bakımını üstlenmiştir.
Bakım işine karşı minnet dolu olan Paul, evinde kaldığı süre içinde Annie'de bir takım garip davranışlar gözlemler. Ne zaman ki Annie, Paul'ün son yazdığı roman taslağını okur, işler o noktadan sonra kriminal bir hal almaya başlar.
Stephen King'in korku ve psikolojik gerilim unsurları içeren, dilimize de "Sadist" olarak çevrilen romanını okumamış, 1990 yapımı Misery adlı filmi izlememiştim. Oyun tanıtımında yazılanları okuyunca, son zamanlarda sıklıkla denk geldiğim, izlediğim tiyatro klasiklerinin üstüne, ünlülerin takıntılı hayranları gibi bir konunun güzel bir alternatif olacağını düşündüm.
Tiyatroda gerilim unsurunu verebilme bahsini sinema ile karşılaştırmak istemiyorum zira sinema teknik açıdan bu işlerde çok daha avantajlı konumda. Oyunu bunu düşünerek izlemekte fayda var. Kısacası gerilim beklentinizi düşürün derim. Bir iki noktada, müziğin de etkisiyle biraz umduğum havayı alır gibi olsam da işin bütününde bu etkinin zayıf kaldığını düşünüyorum.
Ayakları kırık, esir alınmış ve haliyle mobilize olamayan Paul'ün çaresizliğini başarıyla yansıtan, dar alanda büyük oynayabilen Cansel Elçin'e; Annie'nin sevimli görüntüsünün altındaki psikolojik sıkıntıyı beden dili ile başarıyla veren, oynadığı karaktere karşı hem merhamet duymamızı hem de sinir bozucu tebessüm etmemizi sağlayan Sedef Akalın'a alkışlar.
Dekorun karikatürize beyazlığı bir tercih. Oyun, Annie'nin evinde, tek bir mekanda geçiyor. Evin mutfak, salon ve odası kısa seperatörlerle ayrılmış. Salondaki gizli "hayran dolabı" çok güzel düşünülmüş. Oyunun bittiğini düşündüğümüz noktada devam ediyor oluşu da hoş bir ters köşe final oldu.
Buraya kadar değindiklerim oyunu beğeni skalamda ortalamanın üzerine çıkarır cinsten. Ancak yine de beklentim tam olarak karşılanamadı. Buradaki en büyük pay, internetteki detaylı film özetini tam da oyun öncesinde okumuş olmam. Bu hem beklentimi yükseltti hem de işin benim için sürprizini kaçırdı. Öte yandan bende yarattığı sahneler arası kopukluk hissi ve mesela eve giriş çıkış gibi anlarda efekt ile senkronize olunamaması ve CKM'nin tatsız ses düzeni de cabası.
Oyunun bütününe baktığımda Tema Sanat'ı farklı içeriğe sahip oyun seçiminden ötürü kutlarım. Oyun, özellikle kitabı okumamış, filmi izlememiş kişiler için daha büyük beğeni yaratacaktır. Ekibin, oyunun yolu açık, alkışları bol olsun.
-
Şu ana kadar hiç böyle bir oyun izlememiştim, çok farklı bir tür.Yıllar önce filmini izlemiştim, acaba nasıl yapmışlar diye merak ettim. İlk önce 2 oyuncudan olağanüstü performans gördüm. Gerildik ama bazı yerlerde güldük. Reji,ışık dekor her şey mükemmeldi. Ses tasarımını ayrıca bir parantez açmak lazım, çok iyiydi. Balyoz sahnesi çok iyi hazırlanmış. Stephen King’in hakkını vermişler. Tebrikler herkese.
-
Misery / Tema Sanat