Pinter belirlediği bir durum içindeki iki karakterin, bir odada bulunmasıyla ancak oyun yazmaya başlayabildiğini söyleyecektir.Ona göre dünyadaki her şey belirsiz ve görecelidir. İnsanların eylemlerinin ardındaki gerçek güdüyü bilemeyiz, o yüzden kurmacalardaki karakterlerin geçmişleri ve psikolojik güdüleri konusundaki fazla bilgiye karşı çıkar. 'Konunun ne olduğunu bilmesek bile sokaktaki kavgayı izlemek hoşumuza gider.' Dolayısıyla gerçeğin, gerçekçilik denilen şey ile tartışması da onun tiyatrosuna dahildir. Müphem Tiyatro'nun yorumu ise, bu iki karakterin asıl rahatsızlık yaratan tarafını ıskalıyor, onların bir odanın içinde, aldatma hikayesinden başlayarak Holokost'a dönüşen absürd sohbetinin yarattığı rahatsızlığı. Sahnelemedeki karakterler, urgan ile çevrilmiş bir sahnenin içine kıstırılmıştır ve dünyanın kötülükleri üstünde Faustvari gezinir gibiler. Bir şeylerin alegorisi olduğunun altı çizilen bir alegorik sahneleme. Üstelik felsefesini bırakırsak sahnede ne oluyor, ne izliyoruz? Ben histeri krizinde bir kadın ve sürekli bağırarak sayıklayan bir adam görüyorum. Maalesef metnin çok kolaya kaçan bir yorumu.
Tiyatro Hemhal'in En Sevdiğinden Başla oyunu, bir çiftin ilişkisini ve sanatçılar ile yapımcılar arasındaki gerilimi inceliyor. İyi olan her şeyi öldüren ama sanatsal üretim için gerekli olan finansal katkıyı sağlayan yapımcılar klişesi ile 'özgürce' yaratmayı arzulayan, bir türlü 'kimsenin anlamadığı hatta okumadığı' çile çeken sanatçılar klişesi benim de özel olarak takıntılı olduğum bir konu. Tiyatro Hemhal bunu muhteşem mizah patlamaları ile bir kez daha görünür kılıyor. Ben yine de oyunun, bu iki gerilim unsurundan uzaklaştığı, dağıldığı izlenimi verdiği her sahneyi çok daha fazla sevdim. İlk sahnelerdeki mektup gibi, üniversitedeki ders sahnesi gibi ya da karaoke sahnesi gibi. Oyunun omurgasına her geri dönüş, belki takibi kolaylaştırmak için gerekli görülmüş olabilir. Ama içerikte de geçen, seyirciyi küçümsememek için sanatçıların verdiği mücadeleye uygun bir biçimsel cüret deneyimleyebilseydik, tadı daha bir başka olurdu diye düşünmedim değil. Bu haliyle bile zevkle, sıkılmadan izleniyor.
Küller Küllere / Müphem Tiyatro