uzun zamandır, bir oyunda bu kadar boş bir deneyim yaşamamıştım. kadın-erkek, baba-kız arasında gelişen hikaye, bir alzheimerin hatırlamalarına bağlanıyor. hiçbir kayda değer an, tek bir zekice espri olduğunu düşünmüyorum. sanki bütün oyun, erkek karakterin pantolonunu indirip durması için bahane aramak üzerine kurulmuş gibi :) gerçekten öyle tasarlansaydı çok daha cesur bir iş olurdu en azından.
Pinter belirlediği bir durum içindeki iki karakterin, bir odada bulunmasıyla ancak oyun yazmaya başlayabildiğini söyleyecektir.Ona göre dünyadaki her şey belirsiz ve görecelidir. İnsanların eylemlerinin ardındaki gerçek güdüyü bilemeyiz, o yüzden kurmacalardaki karakterlerin geçmişleri ve psikolojik güdüleri konusundaki fazla bilgiye karşı çıkar. 'Konunun ne olduğunu bilmesek bile sokaktaki kavgayı izlemek hoşumuza gider.' Dolayısıyla gerçeğin, gerçekçilik denilen şey ile tartışması da onun tiyatrosuna dahildir. Müphem Tiyatro'nun yorumu ise, bu iki karakterin asıl rahatsızlık yaratan tarafını ıskalıyor, onların bir odanın içinde, aldatma hikayesinden başlayarak Holokost'a dönüşen absürd sohbetinin yarattığı rahatsızlığı. Sahnelemedeki karakterler, urgan ile çevrilmiş bir sahnenin içine kıstırılmıştır ve dünyanın kötülükleri üstünde Faustvari gezinir gibiler. Bir şeylerin alegorisi olduğunun altı çizilen bir alegorik sahneleme. Üstelik felsefesini bırakırsak sahnede ne oluyor, ne izliyoruz? Ben histeri krizinde bir kadın ve sürekli bağırarak sayıklayan bir adam görüyorum. Maalesef metnin çok kolaya kaçan bir yorumu.
84 90 62 74 / Old Fools / Craft