Metni çok çok sevdim. Oyunculuklar harikaydı, her birinin performansı ayrı ayrı merak uyandırıyor. Heyecanla izledim. Bunda yönetmenin tercihlerinin de büyük etkisi var. Bence çok güzel bir sahne tasarımı ve tempo düzenlemesi vardı. Ben uzun sessizlikleri, gerçekten içi dolu sessizliklerse çok çok severim. Bu oyundakiler seyirci olarak kalbimde ve zihnimde farklı kapılar aralayan sessizliklerdi. Hakiki olan görünür hale geldi. Ben oyunu çok beğendim.
Tek perde 120 dakika biraz uzun sadece, özellikle kediyle ilgili bölüm ve ardından zamanın geçtiğini anladığımız balkon/görüntü değişimi sekansından sonra abi ve komşunun eve geldiği sahne bir anda etkiyi azaltıyor. Çünkü seyirci olarak finale yakın olduğumuzu hissediyoruz, (hatta yanımdaki seyirciler oyuncular selama çıkıyor sanıp alkışladı) ama abi-komşu kız partı başlıyor. Bir anda kısa bir part olarak araya giriyor ve oyunun etkisini azaltıp biraz yorulmamıza sebep oluyor. Aşırı da önemli mi metin için bilmiyorum çünkü zaten oyunun başında o ikilinin mesajlaşması bilgisiyle ve abi/kardeş arasındaki ilişki dinamiğiyle günün sonunda abi-komşu kız arasında bir şey olacağını bilerek takip ediyoruz. Büyük bir etkisi de yok o sahnenin, ufak bir bilgiyle veye farklı bir reji tercihiyle bile aktarılabilir. Çok iyi hissettiğim ve çok sevdiğim bir oyunun finalinin etkisini de daha kuvvetli hissetmek isterdim o kadar, yoksa bütünüyle harika bir oyundu emeği geçen herkesi tebrik ederim.
Oyunu 3 Aralık’ta dasdas’ta izledim. Oyun başlarken çok güzel bir şey izleyeceğimi hissettim önce. Açılış sahnesi çok güzeldi. Ama bütüne baktığımda gönül rahatlığıyla önereceğim bir oyun değil maalesef. Oyun yeni bir şeyler deneme vurgusunu ön plana çıkarıyor ama denenen şeyler yeni mi gerçekten? Dördüncü duvar, sahne içinde oyuncu kulisi, voiceover, oyuncu/karakter katmanı.. Gerçekten yeni mi bunlar?
Treplev’in “meselenin biçimle alakası yok, anlatacak bir derdi olmalı insanın onu samimi bir şekilde aktarmalı” (tam hatırlamıyorum ama bu minvalde bir replikti) repliği bu oyundaki durumu harika özetliyor bence. Tam olarak derdini samimi bir biçimde aktarma konusunda sınıfta kalmış bir oyun bence. Bir yapaylık, seyirciyle samimi olmayan bir ilişki hissediliyor.
Linçler ve Dudaklar / Dolkun Production