Başladığında ilk 3-4 dk ne olduğunu anlayamadığımız fakat sonrasında bizi içine çeken ve yormadan, bir dakika bile sıkmadan akıp giden muhteşem oyun. Oyuncular inanılmaz. Ufuk açıcı ve "böyle şeyler ülkemizde de yapılıyormuş demek vayy be" dediğimiz koltuklarımızı kabartan oyun. Emeği geçen herkese tebrikler. Şiddetle tavsiye edilir.
Üçüncü kez hayranlıkla izledim. Düşündürürken eğlendiren, eğlendirirken düşündüren bir oyun. Sahneleme fikirleri, geçişler o kadar hayatın içinden iken, bir o kadar da o günlere başarıyla götürüyor. Bunu sağlayan en önemli faktör oyuncular. Çok iyi oynuyor ve olan biten her şeyi içimize işletiyorlar. Samimiyet ile ustalık bir arada. Sahnede devleşen iki kadın, iyi ki varlar...
"vaooov" lordum harikasınız!
oyun atölyesi'nin macbeth yorumunu izleyeli 8 sene olmuş, inanamıyorum geçen zamana, o zaman oyun ile ilgili beğenilerimi yazmışım, fakat beni tiyatroda etkileyen şeyler; dekor ve oyuncu karmaşasının az, oyunculuğun ön planda olduğu vurucu metinler. macbeth'e bir de bu açıdan bakmak, en sevdiğim yemeği yemekten daha tatmin edici bir his yarattı!
bir tarafta, duayen dediğimiz ferhan şensoy ve yetiştirdiği öğrencileri 20 senedir aynı şeyleri yapmaktan, söylemekten usanmasın, biz usanalım, kendisine aşkla hayran olan ben bile oyununa gitmek istemeyeyim, öte tarafta hayatlarını tamamen tiyatroya adamak iddiasından uzak 2 muhteşem kadın, fiziksel tiyatro araştırmaları adı altında böyle muazzam bir iş çıkartsın ortaya. bunun bahanesi yok, bunun bu sanatı sevenlere saygı duymamakla alakası var. bu konuda haluk bilginer'e saygı duruşumu sona saklıyorum.
öncelikle araştırdığım ve bir iz bulamadığım kadarıyla yapılmış bir işten "esinlenme" durumu yok, jacques lecoq teknikleriyle, tamamen kendi özgün fikirlerini gerçekleştirmişler. gülden arsal, pınar akkuzu ve güray dinçol bu ilk projelerinde çıtayı o kadar yükseğe çıkarmışlar ki, insan merakla arkasından gelecek işleri beklemeden edemiyor.
böylesine erkeklerin domine ettiği bir sektörde, iki kadın sahneye çıkıp, toplumun dışına itilmiş, şatonun altındaki kusurlu çamaşırcı kadınlar olarak, bir errrkek oyununu yorumluyor. bunun türkiye'de yapılmasının ne kadar değerli olduğunu anlatmaya gerek duymuyorum.
haluk bilginer, sahnesinde farklı topluluklara da yer açan büyük bir isim, durumun ticari kısmından ziyade, sahnelenen oyunların tesadüfen seçilmediği ve desteklendiği de çok açık. yine yıllar önce, talimhane tiyatrosu ekibinden esra bezen bilgin'i izlediğimde, oyundan sonra uzun süre etkisinden kurtulamamıştım ve o zamana kadar izlediğim oyunculuklardan çok başka bir performanstı izlediğim.
siz de böyle bir etki için bu oyunu izleyebilirsiniz.
eğer oyunu izlemeden burayı okuyorsanız ve kararsızsanız, bir tiyatro izleyicisinin kolay kolay bulamayacağı bir performans olduğunu belirtmek isterim. oyun atölyesi, fiziksel tiyatro araştırmaları ve daha nicelerini destekleyelim ve yüceltelim ki, tiyatromuz durum parodilerinden öteye gidebilsin, sahnede bir sanat izleyebilelim, ezber bozan bu insanlar verdikleri emekler için, çok çaba harcadık ama değdi diyebilsin.
"buna ambiyans denir, am-bi-yans!"
uzun zamandır böyle acayip (sıradışı iyi anlamında), böyle etkileyici bir sahne performansı izlememiştim. bize yaşattıkları muhteşem tatmin için minnetlerimi sunmak isterim.
macbeth'i şatodaki iki hizmetçi 'kadın'ın ağzından, cesurca grotesk -üstelik böyle, küfür etmeden ağır argo içeren tonda- erdem tillahlığı yapmadan erdemsizliklerin göbeğine hançer saplayarak anlatmış. büyük adamların büyük hikayelerinin tüm leşlikleri, büyük şatonun altına itilmiş, hikayenin dışında zannedilen ancak orta yerinde yer alan iki çamaşırcı tarafından ifşa ediliyor.
çok sevdim, pek bayıldım.
böyle işler azalmasın, daha çok duyulsun, zenginleşsin, çoğalsın dilerim.
Harika bir performans, yepyeni bir yorum.
Macbeth oyununu hiç böyle izlemediniz ve/veya okumadınız.
Metnin orijinal iskeletine birebir uyulup ancak bu kadar farklı ve özel bir uyarlaması yapılabilirdi. Tüm emeği geçen ekibi tebrik ediyorum.
Sahnedeki dekor sade ama tam da bu tarz için ideal. Sahnenin kullanımı, seyirciyle etkileşim bana göre oldukça başarılıydı. Küfür içermeyen ama bir hayli sert argo kullanımı ve cinsellik öğeleri, belli bir yaş altı grup için uygun olmayabilir.
Oyuncuların sergiledikleri performans muazzam. İlk saniyesinden kapanışa, hatta kapanıştan sonraki selama kadar hiç bırakmadıkları Mai ve Po karakterleri sizi kendilerine bağlıyor ve tüm Groteskliklerine rağmen onları bir hayli sevimli bulmanızı sağlıyor.
Kesinlikle sahnede izlenmesi gereken ve mümkünse ufak sahnelerde, onlar ile daha yakın etkileşimde izlemeniz gereken bir oyun. Mutlaka gidin.
Şatonun Altında / Fiziksel Tiyatro Araştırmaları