REJİ:Yiğit Sertdemir dokunuşları ile hayran bırakıyor. Ama böyle dramatik bir oyunda sembolik kullanımlar ve metafor tercihleri zaten çok eksik olan metni daha az dayanılır hale getiriyor.
HİKAYE: Vasat. Her türlü klişe kullanımı var, akışta anlatılanların neden sonuç bağlamları zayıf, çoğu yan hikaye gereksiz ve metne hizmet etmiyor.
OYUNCULUK: Oyuncu yeteneklerini gösteriyor, ama ara ara karakter geçişlerinde ses ve vücut değişimlerini kaybediyor. Başa bireyleri seslendirdiği yerlere geçişlerde güçsüz kalabiliyor. En hatalı kısmı ise bence bağlamda geldiği yerden dönüştüğü yere o kadar zayıf bir değişim varken, dramaturji sadece lafta kalıyor.
Üzüldüm. Beklenti ile gittiğim oyundan böyle çıkmak… Tamam Brechtiyen bir oyun izlemiyoruz, ancak Brecht’in bu tarz oyunlara kurduğu seyircinin hikayeyi yorumlayamadığı katarsis etkisini bu kadar sömürmek bence hele böyle duruş varmış hissi yaratan oyunda çok yanlış diye düşünüyorum.
Karakterin nerdeyse çelişkiye düşüren hiçbir hikayesi yok, finalde geldiği noktaya, hikaye kurgusundaki olayların rastgeleliği ile geliyor karakter. Ve kimse kusura bakmasın inandırıcı değil.
Nerdeyse Amcasının bile nerde ne noktadan savuncaz eleştirecez desek ortada kimse bi yorum üretemez. Bu cüret , bu seviyede ekipten çıkmamalı. Bu kolaycılık hele hiç.
Herkesin sevebileceği kelimeleri , edebi iki tane kelimeyi kurduk diye o oyun değerli bir sanat eseri olmuyor. Olmadığını farkedebilecek noktalara geldik benim kanımca.
Yazının üslubu sert mi bilmiyorum. Kırıcıysa üzgünüm. Ama bazen dost da acı söylemeli.
Uykusuz Bir Rüya, Salim / D22