"Hiçbir tiyatronun oynamak, hiçbir seyircinin görmek istemediği oyun".
Böyle yazıyor oyunun kitabını elinize aldığınızda, hemen başlığın altında.
Ben de oyuna gitmeden önce kitabı temin edip okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca önsöz bölümünde kitabın çevirisini yapan Behçet Necatigil'in kitaba yazdığı ilk önsözün başına gelenlerle ilgili ilginç bir bölüm de yer alıyor.
Wolfgang Borchert'in 1946 yılında kaleme aldığı ancak ölümünden (1947) sonra basılıp oynanan "Kapıların Dışında" savaştan tesadüfen geri dönebilenlerden Beckmann'ın hikayesini anlatıyor. Ancak Beckmann ülkesine döndüğünde ne ülkesini ne evini ne de ailesini bıraktığı gibi bulacaktır. Dolayısıyla kahramanımız oyun boyunca ölümün peşinden koşmaktadır.
Devlet tiyatrosu, oyunu iki perdede oldukça müzikal ve dans içeren bölümlerle sergilemeyi tercih etmiş, bence de iyi yapmış. Koreografileri, şarkıları ve oldukça kullanışlı ve göze hoş gelen dekoruyla oyun böylesine ağır bir konunun altından iyi kalkıldığını gösteriyor.
Can Yılmaz neredeyse tüm oyun boyunca aktif ve enerjisi hemen hiç düşmüyor,
(üstelik canlandırdığı karakter asker dönüşünde diz kapağını da cephede bırakıyor) bazı sahnelerde birebirde kendisine eşlik eden Lalizer Tuinman de kalabalık kadroda dikkat çekenlerdendi.
Özetle emeği geçenlerin eline sağlık, alkışı bol olsun.
Oyunu mümkünse, dekoru ve dansları görebilecek şekilde biraz daha gerilerdeki sıralardan izlemenizi tavsiye ederim.
Kapıların Dışında / İstanbul Devlet Tiyatrosu