Oyun inside-out animasyon filmindekine benzer bir fikre sahip. Ancak burada söz konusu vücudu yönetenler, akıl katında kendi kendine öğrenebilen hücreler ve diğerleri olarak ikiye ayrılmış durumda. Oyun başlarken kadın erkek çatışmasını sıklıkla göreceğimizi düşündüren bilgilendirme yapılıyor. Nitekim kadın erkek çatışması oyun boyunca sadece bir iki kere lafta geçiyor ve sanki varmış gibi zayıf bir şekilde ilgisiz yerlerde göze sokulmaya çalışılıyor. Bu şekliyle ben ne izledim az önce dedirtiyor. Konu bu değilse ne diye sorduğumuzda ortada bir sistem eleştirisi görüyoruz ve karşımıza yöneten-yönetilen arasındaki çatışma sunuluyor. Ne yazık ki oyunda bu çatışma da harcanıyor. Konunun tırmanabileceği yerler karakterler arasındaki ilgisiz küçük konuşmalarla kesiliyor ve bu da ilgili konunun bir kenarda kalmasına neden oluyor. İlerleyen sahnelerde ise kenarda durana dokunulmadan aynı konuya giden yeni bir sayfa açılıyor. Bazen seyirciden de yardım alınıyor. 4. duvarın varlığı oyun boyunca şaibeli. Bir an brechtyen yaklaşımla karşı gerçekçiliğin varlığından, akıl katındaki ulvi aklın burada Tanrı olduğunu varsayarak, söz edilebilirken, oyunun bir anda romantizme göz kırptığını belirtmek gerekiyor. Bu haliyle oyunu sınıflandıramıyorum. Kadro oyunculuk anlamında kendini kanıtlamış olsa dahi şahsi fikrim oyuncuların önceden rol aldıkları karakterleri sahneye taşımamaları yönünde olacaktır. Ayrıca karşıdakinin söylenenleri ilk defa sahnede duyacağı unutulmamalı. Bu nedenle “önce dinle, sonra hareket et” sözünün hatırlatılması gerektiğini düşünüyorum. Oyun maalesef biletimi amorti etmedi, üstüne borçlu çıktı. Yazacak, eleştirilecek çok yönü var ancak bu kadarı şimdilik yeter sanırım. Unutmadan C vitamini yağda depolanmaz!
Öteki / Luz Yapım