Yıllarca çeşitli platformlarda okunmuş, uyarlamaları yapılmış bu tür klasiklerin oynanması çeşitli riskler barındırıyor elbette. Cyrano gibi merkezde; savaşçı, şair, duygu dolu, mizahçı picaresque bir karakteri oynamak için ise hem üst düzey bir oyunculuk hem de ciddi bir kondisyon istiyor. Bülent Emin Yarar'ın çok üst düzey bir oyuncu olduğuna inansam da daha ilk kılıç performansında (kılıç sahneleri hiç yaşamıyordu. ikili düşmanını alt ettiği, balad okuduğu sahne inandırıcılık konusunda epey zayıftı) nefes nefese kalması, bir çok repliğinde teklemesi, yarattığı karakterin komedi unsurlarının (final ki oyunun en önemli sahnesi. hiç kotarılamamıştı) duygusal vurguları yok etmesi rolü epey zedelemiş görünüyor.
Benzer sorunları Roxanne karakterinde de gördük. Özellikle yükselişleri, duygusal sıçrayışları içimize sinmedi. Christian ile Cyrano'nun ikili oyunlarını zevkle izleyebildik. Cyrano gibi oyunculuğun en önemli unsur sayılabileceği bir metin için beklentilerimiz karşılanmadı. Sahne çözümlemeleri, fondaki lifli yapı, masanın kullanımı başarılı idi.
Salih Bey'in yazisi uzerine soyleyecek fazla birsey yok, tum soylediklerine katiliyorum. Cocukluk kismi fazla uzun tutuldugu icin, onemli yerlere/kisilere vakit kalmamis ne yazik ki. Oyunun ozu ne yazik ki tam anlasilamiyor. Romani bilmeyen birine ne kadar gecer bilemedim.
Serkan bey kendi sahsi tarihi icin cok onemli bir mihenk tasi koymus. Simdi en buyuk sorun, bundan sonra bu citayi nasil ve ne ile asacak.
Emeklerine saglik, ben romani cok sevdigim icin meark ederek gittim. hatta biraz da hayal kirikligini goze alarak ama sonucta keyif aldim. Cok riskli ve bayagi bir emek isteyen bu oyunu basari ile kotarmislar. Emeklerine saglik.
Cyrano / DasDas