Oyun tanıtılandan bambaşka bir hikayeye sahip, bunun ciddi bir cesaret istediğini düşünüyorum. Öncelikle bu kararı bahsettiğim gibi çok cesur bulmakla birlikte son derece de yersiz buldum. Zira oyun size hiçbir noktada en başındaki gerilimi tattırmıyor, hal böyle olunca başlangıçtaki çalımın da bir anlamı kalmıyor. Ayrıca bu "izleyeceğiniz oyun aslında bambaşka bir oyun" çalımı, seyirciye "belgesel", "true crime" ve "komplo teorileri" eksenine sıkışan bir oyun izletmeyi dayatmak gibi hissettirdi bana. En basit örnek olarak kendimi verebilirim ki ana temanın böyle olacağını bilseydim bu oyuna gitmezdim gibi geliyor.
Oyuna gelecek olursak iyi olanlardan başlayalım; ışık, ses, dekor bilhassa o devasa ekranın biçimi ve oyun içinde hissettirdikleri başarılıydı. Anlatıcı rolündeki Neslihan Hanım sanırım iyi gününde değildi, birçok yerde gerilimi sürdüren, tırmandıran değil tökezleten oldu. Böyle yoğun metinli işlerde ağdalı bir dil ve aşırıya kaçacak kadar vurgu kullanınca insanın zihninde "şu anda bir oyundasın, bu bir oyun" hissi beliriyor ister istemez. Naçizane fikrim Neslihan Hanım'ın da Onur Bey'in de performanslarıyla bu hissi sürekli verdikleri yönünde. Özellikle Onur Bey tarafında -aslında görmeye de alıştığımız üzere- ciddi bir overacting söz konusu. Neredeyse rahatsız edecek kadar diyebilirim. Hal böyle olunca, performansı esnasında Onur Bey'in heyecanlandığını görüyorum ama Noah'ın o kadar heyecanlanıp heyecanlanmadığından emin değilim gibi bir durum oluyor. Beyza Hanım'ı ilk kez izledim, performansı görece başarılıydı diyebilirim, çoğunlukla isteneni verdi, özellikle drama alanında ve yoğun metin gerektiren kısımlarda başarılıydı. İlk partın tamamında Celeste ile rahatlıkla empati kurmamı sağladı.
Hikayeye gelirsek orası bir muamma. Gerçekten anlatılmak istenen neydi sorusuna bir cevap dahi bulamazken bir de bu kadar çok aks üzerinden konuyu yürütmeyi denemeleri akışı vasat bir noktaya getirmiş. Oyunun rahatlıkla 2/3 oranında kısaltılabileceğini düşünüyorum ve bu çok üzücü bir şey. Sanırım özellikle çocuktan sonra ciddi anlamda oyun da oyunculuklar da sarktı. Ya bana geçmedi ya da zaten böyle olması gerekiyordu bilmiyorum ama ben Celeste'in finale doğru girdiği "aydınlanma" evresini ziyadesiyle yavan buldum. Asla hissedemedim o dönüşümü. Noah zaten yorucu ve aşırı ajite bir durumdayken, Noah karakteriyle olan ilişkisindeki konumuna, o ana kadar bize tanıttığı Celeste'e hiç oturmayan bir son 20 dakika izlemiş olmanın verdiği o garip tat ile oyun son buldu. Sanırım tüm bunlarla birlikte beni en rahatsız eden şey, oyunun derin bir alt metni varmışçasına kendisini bu kadar ciddiye almış olmasıydı.
Oyunu 15 Ekim 2023 tarihinde CKM'de izledik. Oyunda bence konuya giriş, akış, bir hayli merak uyandırıyor. Neyle karşı karşıyayız, bu neyin nesi sorularını soruyorsunuz içten içe ve bir gizemi çözmeye çalışıyorsunuz. İki kişinin aşkı ekseninde anlatılan "demokrasi" eleştirileri, ilişki demlendikçe şekil değiştiriyor. Bu arada, Neslihan Hanım'ın canlandırdığı karakter, aslında bir hikaye anlatıcısı, konuyu toparlayıp, özetlemesi gerekiyor, ama onun aktarımı niyeyse, kafamı daha da bir dağıtıyor. Bu kısmı takip açısından biraz yorucu bulmakla beraber, hikaye ekseninin, aydınlanma-paranoyak düşünce-ne paranoya ne değilin net olmadığı ve kavramların flulaştığı o gri alan üzerine geliştiğini ve bu açıdan hikayeyi bir hayli ilginç bulduğumu aktarabilirim. Bence çok damar bir bakış açısı, bir kurgu bulunmuş ve fakat verilen net bir mesaj ya da belki de sonucun olmayışının verdiği hüzünden dolayı, oyunun ağzımda bıraktığı tadı sevemedim. Karakterlerce bir ihanete uğranmış gibi hissettim. Saçma bir düşünce belki ama hani bizi bir şeye hazırladılar ve ortada bıraktılar gibi.. Öyleli bir hüzün. Ya da, Celeste'in dönüşümünü içselleştirememek beni üzdü belki de, bilemedim. Belki Celeste olmak istedim ve kopya çekilecek ipucu olmayışınadır isyanım. Bu kısımları bile biraz fazla spoiler içerdi, kusura bakmayın, yine de oyunla ilgili yazacaklarım bitmiyordu o yüzden büyük harflerle yazayım ki sonra oyundan aldığınız tat bozulmasın. DİKKAT SPOILER İÇERİR. Bu uyarımdan sonra, kaldığım yerden devam edeyim, oyun içinde vurgulanan bir kavram çok çok ilgimi çekti. Rapture. Türkçeye "Aydınlanma" şeklinde çevrilmiş hikayede ve bir yerde de bu kelimenin aslında eski dilde, "Abluka altına alınma" ile aynı anlama geldiğinden bahsedildi. Aslına bakarsanız, aydınlanma ifadesi kafama tam oturmadı bu anlamda, çünkü "aydınlanma" diyince, ben bunu "enlightment" ile karıştırıyorum kendi kafamda. Ama bu sanki, küçük bir "a-ha" moment hali ya da, "tutkuyla işini yapma şekli" gibi bir vecd haliydi. Her neyse, kelimelere takılmazsam eğer, bana şu fikir enteresan geldi, bir yön-fikir değiştirmek için, en ucuna kadar gitmek, "abluka altında/kapanda gibi" hissetmek, sonra U turn yaparak, farklı şekilde düşünmeye başlamak. Abluka ile Aydınlanma tam birbirinin zıttı kavramlar aslında, ama belki birbirine çok yakındırlar bu anlamda. İşte tam bu noktada Celeste'nin formülünü anlamak isterdim, neyi farklı yaptı da, U turn'ü becerebildi. Bu bende bir soru işareti. Çokçana, Noah'ın gaslighting'ine mi maruz kaldı da, hikaye böyle evrildi? Kafamda deli sorular.. Ve demokrasiyle ilgili işlenmiş kimine göre kör göz parmak çıkarımlar.. Evet izlerken, zaten biliyoruz bunları dedirtiyor belki ama; çıkışta Noah ve Celeste gerçek mi diye google'ladık mı? Google'ladık. Acaba olabilir mi böyle bir şey dedik mi? Dedik. O kuşku içimize düştü bi kere. Demek paranoyak görünümlü, ulvi düşünce bizde de yeşermiş.. Çok ilginç.. Çoğul konuşuyorum ama bilmiyorum çoğul muyuz. Umarım öyleyizdir. Oyunculukları tebrik ediyorum. Çok iyiydi ve fakat CKM'de ses çok dağılıyor özellikle mikrofonsuz oyunlarsa zinhar ses duyulmuyor. Bir oyuna gidecekseniz, en son tercihiniz CKM olsun.
Tırnak İçinde Hizmetçiler / Tiyatro Hemhâl