Hayatın içinde yaşadığımız kaybolmuşluk ve yalnızlık hissini sonuna kadar hissedeceğiniz,çok anlamlı ve insanı giderek içine çeken bir oyundu.Bütün ekibin emeklerine sağlık.
Bir arkadaşımın davetiyle, oyunu hiç bilmeden gittim. Tiyatro konusunda uzman sayılmam ama farklı tarzların bu kadar uyumlu bir şekilde buluşmasına gerçekten şaşırdım. Hem eğlendim hem de bazı anlarda içim burkuldu. Yaklaşık bir saate sığdırılmış birkaç farklı dünyayı aynı sahnede görmek gerçekten etkileyiciydi. Oyunculuklar da bu sadelik içinde ne diyebilirim... soluksuz izledik.
Uzun zamandır takip ettiğim tiyatrolardan biri 1Oda 1Tiyatro. Önceki yıllarda başarılı oyunlar sergilemişlerdi. Bu sezonda da merakla beklediğim eserler arasına Yerden Yüksek Hikayeler oyununu da listeme kaydettim. İlk fırsatta seyredip yorum yazacağım.
-------------------------------------- Oyunu seyrettim -----------
Olcay Tanberken hem yazmış, hem oynuyor üşenmemiş aynı anda kitabını da çıkartmış. Yalnızlık üzerine yazılmış renkli ve çok katmanlı bir oyun. Satır aralarında çok değerli replikler barındırıyor. 3 karakter de yalnızlığın farklı türlerini kendi hikayeleriyle ele alıyor ve bunu yaparken seyirciyi de içine sürükleyen bir dünyaya misafir ediyorlar. Kadın oyuncuyu ilk kez sahnede seyrettim. Oyuncu olarak daha önce pek bir şey yapmadığını ve diğer iki tecrübeli oyuncu arasında ezilebileceğini düşünmüştüm. Yanılmışım. Son derece rahat ve temiz üslubuyla rolün altından kalkmayı başardı. Başta iki erkek oyuncuyu, ışık kullanımı ve temiz anlaşılır rejisiyle yönetmeni kutlarım. Yine de keşke yazarı yönetseydi demekten de kendimi alamadım.
Eksilmek, silinmek, görünmemek mümkün müydü ?
Yapımcılığını 1 Oda 1 Tiyatro'nun üstlendiği, Olcay Tanberken'in yazdığı, Aydoğan Temel'in yönettiği " Yerden Yüksek Hikayeler " adlı oyunda Muzaffer Yöntem, Olcay Tanberken ve Venda Altuntaş son derece başarılı, etkileyici yorumlara imza atmışlar.
Neden olmasın ?
Bir saç teli kaderi değiştiriyor, bir uçak koltuğu bulutlara dalıyor ve bir ev yeni kiracısını tahliye etmek istiyor...
İnsanın dünyayla baş etme çabaları ve yerden yüksekte geçen tüm yalnızlıkları, iç içe geçmiş bu tuhaf ama oldukça tanıdık üç karakter ve üç hikayede buluşuyor.
Gerçekte üç kahraman da kimsesiz ve kimliksizdi.Ve " boşalmış dolaplar kadar yalnız ", bir başına.
" Yalnızlık da bir kalabalıktır.."
" Yalnızlık tartılamaz ama bir hacmi vardır."
" Yalnızlığın savunması var mıdır ?"
" İlk ve son sabahın farkı neydi ?"
Geçmişin hayaletleriyle yüzleşmekten yorgundular.Tek istedikleri sadece biraz eksilmek, silinmek, görünmemekti.Bu dramda her şey yerden yüksekte yaşanmaktaydı.O ufunetli yalnızlıklar, hayal ve hayat kırıklıkları da.
Kim demiş her kulede Rapunzel bekler diye? Bu kez kulenin tepesinde bir berber var: Johannes. Yıllarca saç kesti, sessizliği taradı, umudu düzledi. Ta ki bir gün...
KİRACI
Bir adam ve hiç bitmeyen bir “yerleşme” çabası. Yeni bir daire, yeni bir hayat…
Nedim de öyle yaptı, “taşındı”. Gerçekten gitmiş miydi, yoksa hep burada mıydı?
KABİN BAGAJI
Bir uçak dolusu sessizlik, bir kadın dolusu düşünce. Büyük şehre gidiyor, ama varış garantili değil. Ne gökyüzü iniş vaat ediyor, ne zaman durmak bilmeyi.
Aydoğan Temel clawn, kukla ve gerçekçi tiyatro unsurlarını kullanmış ve çok başarılı bir rejiye imza atmış.
" Yerden Yüksek Hikayeler "i izlemenizi öneririm.
Sezonu çok, alkışı bol olsun.!
Yerden Yüksek Hikayeler / 1Oda1Tiyatro