"Bu akşam buraya gelmemek için çok sebebiniz vardı; yılbaşının hemen ertesinde Omicron tavan, ekonomi dip yapmışken. Ama siz bizi ilk gösterimizde yalnız bırakmadınız" diyen proje tasarımcısı İlyas Özçakır, hiç şüpheniz olmasın ki, biz tiyatroya gönülden bağlı olanlar, sağlık ve ekonomi elverdiği sürece bilin ki sizleri asla yalnız bırakmayız:)
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nden hareketle yola çıkılan projenin bu ilk ayağı Renkler, üç oyundan oluşmakta. Ben de yorumumu parça parça yapmak isterim, en sona da genel birkaç not düşeceğim.
*1. oyun: "Say Zülfünaz Say"
Bildirge'nin 18, maddesine atıfla Zülfinaz karakteri üzerinden kurulan oyun, videodaki Madımak yangın görüntüleri ile başlıyor. Yangın/alev vurgusunun metin içinde de yapıldığı oyun Alevilik üzerinden düşünce, vicdan, din özgürlüğü konularına değiniyor.
Yazar Gamze Arslan'ın önceki izlediğim oyunu "Yüzyirmi Metrekare"den çok daha iyi bir metin.
Nilay Erdönmez'i pandemi kapanmalarının hemen öncesinde "Anlaşılmaz Konuşmalar" oyununda izlemiştim en son, özlemişim, gayet başarılıydı.
Metnin işlenişi, oyunculuk bana yer yer Nezaket Erden/Dirmit'i hatırlattı (Dirmit "Kepçe" adını verdiği çiçek, Zülfünaz "Zilli" adını verdiği köpek ile dertleşir)
"Kirinden" arınma adına yıkanan eller kısmında da aklım Lady Macbeth'e gitmedi değil, benzer bir alegori.
Yansıtılan videonun hem tavandan indirilen fonda, hem fonun püskülsü yapısı nedeniyle arkadaki duvara da yansıyarak görünmesi, özellikle oyuncunun tam da fon önünde olduğu sahnelerde çok güzel bir görüntü sağlamış. Görüş açım itibariyle iki video bir canlı oyun izler gibi oldum.
Yaklaşık 1 saat süren ilk oyun, kısa bir dekor düzenlemesi ile bağlanıyor sonraki oyuna.
*2. oyun "Yağmurdan Sonra"
Bildirge'nin 20. maddesi herkesin toplanma/örgütlenme hakkı ile ilgili. Oyun bunu cinsel yönelimler ve Pride yürüyüşüne yapılan polis müdahaleleri üzerinden ele almış. Murat Mahmutyazıcıoğlu, günümüz Türk tiyatrosunun en başarılı, üretken birkaç yazarından biri. En parlak metnidir diyemem ama anlamlı bir projeye anlamlı bir dokunuş ile imzasını atmış.
Aylin karakteri üzerinden hem sistemin empoze ettiği eğitim ve iş hayatının vahşiliğini, hem de buna tezat aşkın kendine has naif dilini görüyoruz. Başak Kara (ki kendisini ilk kez izledim) çok başarılı bir performans sergiliyor.
Yaklaşık yarım saat süren bu oyun akabinde verilen 10 dk. ara ile geçiyoruz üçüncü ve son oyuna.
3. oyun "Göz"
Bildirge'nin 7. maddesi (herkesin yasa önünde eşitliği ve eşit korunma hakkı ile ilgili) ile metin arasında ilk iki oyundaki kadar net bir bağ kuramadım. Maddeden bağımsız değerlendirirsem; şiirsel anlatımlı bir masal yazmış adeta günümüzün bir diğer başarılı ve üretken yazarı Ahmet Sami Özbudak (kendisi için de aynı şeyi diyeceğim, en parlak metni değil ama projede anlamlı bir imza onunkisi de)
Ezidi Arjen'in hikayesini dinlerken, atalarından miras, hapsediliği dar alan dünyasının o kırmızı led çember ile yansıtılmasını çok sevdim.
"Değil bu toprakların, değil Ortadoğu'nun, belki de tüm dünyanın en uzun süreyle zulme uğramış, kıyım, kırım görmüş, en çok ezilmiş halkı Ezidilerdir...Onların tüm hayatı bir varoluş ve yaşama travmasıdır" der Murathan Mungan. Bunu düşünerek izleyince daha etkili oluyor.
Şimdi gelelim genel birkaç nota:
Zülfünaz ve Aylin 1.perdede, Arjen 2. perdede yer alıyor. Gönül isterdi ki Zülfünaz 1. perdede, Aylin ve Arjen 2. perdede olsun. Muhtemelen dekor ile alakalı böyle bir bölümleme tercih edilmemiş ama mevcut haliyle süreç seyirciyi biraz yoruyor.
Müzik/ efekt tasarım, Taylan Erdağ gayet iyi ama önündeki kumanda panelinin ışıltısı dikkat dağaııyor. Kendisinin sahne üzerinde direkt görünür bir konumda olmamasını tercih ederdim (belki bir paravan arkasında konumlanabilirdi)
3.oyunda efektler genelde çok baskındı, 2. sırada oturmama rağmen oyuncunun sesini duymakta güçlük çektim.
Çok kişinin emeği var, anlamlı ve devamı gelecek olan bir proje. Herkese alkışlar.
BİRİLERİ: Arjen. Zülfünaz. Aylin.