Absürd, uyumsuz, saçma, anlaşılmaz… Oyun bittiği ilk anda kafamdan geçen kelimeler bunlardı. Bu da oyun ile ilgili merakımı arttırdı çünkü, burada yatan, benim sıradan bir seyirci olarak anlayamadığım bir şey vardı. Hemen internete başvurdum. Absürd tiyatro kavramı hakkında, hem de Ionesco’nun Ders oyunu ile ilgili kısa bir makale buldum. İyi ki böyle yapmışım, çünkü kafamdan geçen kelimeler tam olarak doğruymuş, sadece doğru bir bağlamda yönlendirilmeleri gerekiyormuş.
Tek perde, 70 dakikalık bu oyunla Kumbaracı50 ekibini yürekten tebrik ediyorum. Satılabilirlik, izlenebilirlik kavramlarının her şeyin önünde tutulduğu günümüzde, absürd tiyatronun böylesi bir örneğini, olduğu gibi aktarmayı tercih etmeleri ile bir kez daha onları neden ayrı bir şekilde sevdiğimi hatırlamış oldum. Sadece seyir zevki değil de böylesi üzerine okuma, düşünme ihtiyacı uyandıran, bana yeni bakış açıları, ilgi alanları açan oyunları seviyorum. Teşekkürler Kumbaracı50! Alkışınız, seyirciniz bol olsun.
İlk kez 1951 yılında, Paris’te sahnelenen bu oyun, geleneksel temalara saldırgan diliyle bugüne kadar gelmiş ve bence hâlâ geçerliliğini korumakta. Öğretmen-Öğrenci arasındaki güç ilişkisi, Hizmetçi Kadın’ın işbirlikçi, omurgasız denebilecek duruşu, güçler dengesi tartılırken saygı sınırlarındaki absürd diyalog, gücün bir tarafa geçişiyle birlikte monologa dönüşen eril, şiddet dolu, üstenci tutum…
Harika oyunculuklarla, temposu güzel ayarlanmış, müziği, ışığı, gerginliği dozunda işlenmiş bir oyun izledim bu akşam. Ama itiraf ediyorum, oyun bittiği an değil de üzerine okuyup düşününce farkına varabildiğim bir performanstı benim için. İçten içe böyle daha akılda kalıcı olduğu için sevinçliyim.
Sezonda izlemenizi tavsiye ederim. Hazırlıklı gitmekte fayda var. Bana yararı dokunan makalenin linkini buraya bırakıyorum:
https://www.academia.edu/43569936/ELEŞTİREL_EĞİTİM_PERSPEKTİFİNDEN_EUGENE_IONESCONUN_DERS_LA_LEÇON_İSİMLİ_OYUNU_Muharrem_DEMİRDİŞ
Khora / Echoes Sahne