Oyunu 23 Mart Cumartesi gecesi Moda Sahne'de izledik. 2 kelime ile ifade etmem gerekirse, oyun tam bir "false advertisement". Demet Evgarlı 39 Basamak'ın üzerinden mi geçinmeye çalışmış nedir, ciddi anlamda, kandırıldığımı hissettim. Sesler çok dağıldı, çok hızlı konuşuyorlardı ve akış da çok hızlı olduğundan, oyunu anladım dersem de yalan olur. 4 kişi gittik ve hiç birimiz anlayamadık. Birimiz anlasa, hadi diyeceğim benim hatam. Neyse, özetle beğenmedim. Beğenmemenin ötesinde, hatta biraz isminden mütevellit öfkeliyim de. Belki bu isim olmasa, daha tolere edebilirdim oyunu ama yok yani, resmen duygularımla oynanmış ve müthiş bir beklenti sonrası dağ fare doğurmuş gibi hissediyorum. Siz siz olun önceki oyunla kıyaslamadan, açık zihinle gidin. Benim gibi gereksiz öfke ve üzülme seansı yaşamayın.
Normalde oyunlar hakkında yorumlarımı blogda yazıyorum ama bu oyun için uzun bir çözümleme yapamayacağımı ayrımsadım ve buraya yazmaya karar verdim. Dünkü (10 Mart 2024) sunumu izledik. Gerçekten güldürüyor izleyiciyi. Öte yandan tüm güldürüler böyle suya sabuna dokunmayan, garip şeyler midir diye bile düşündürttü bana. Sonra bu oyuna gülmemizin nedeni acaba espritüel insanlarla oturduğumuzda şaklabanlıklarına gülmemizle aynı mı diye düşündüm. Bir sürü gariplik var. En önemli gecede, anne babalar yok, komik enişte var, aynı adlı bir sürü insan, ya da bir filme saplanıp kalmış bir kadın ama ne yapmak istediğini anlamlandıramadığımız. Sonu da bağlanamıyor doğal olarak. Yine de oyuncuları başka oyunlardan da anımsıyorum (bizi en çok güldüren enişteyi yani Sertdemir'i ilk kez izledim, dizilerde rahat oynayacak fiziğe sahip Tekin'i de dedim ama izlemişim onu Gabriel'in Düşü'nde). Sahne gerisindeki ekibi de. Beraberce yeni bir şeyler yapmak istiyorlar her deneme de çok başarılı olmayabilir, bir külliyat olarak Türk tiyatrosunda yer edinecekler diye düşündüm. Kesinlikle sıkılmadım ama dediğim gibi çok da doyum almadım çünkü anlamlandıramadım.
Ikimizin de begendigi bir oyun bulduk cok sukur :)))
39 Buçuk Basamak / Tiyatroadam