Dilara Vural der susarım. Ne yapsanız, ne oynasanız izlemek için sabırsızlanıyorum. Bu oyunu yönettiğinizi bilmiyordum bu alanda da, yine sahne tasarımında minimal ama gerçekçi ışık seçimlerinizle daha ne kadar oyuna doğru hizmet edilir bilemiyorum.
Mest olduk.
Biz dokuzuncu oyuna yetişebildik oldukça geciktiğimizi hissettik. Çünkü afişin güzelliğini görür görmez sabırsızlanmaya başlamıştık. Yine yine bambaşka hisler ile salondan ayrıldık. Tüm salon sanki onların hayatlarına bir kapı deliğinden tanıklık ediyor ve bu hikayenin karakterleri hayatlarını tüm samimiyetleri ile sunuyor. Sanki replikler yok, ışık yok, ezber yok sanki her şey gerçek... Buna gerçekten inanamıyorum. Bu kadar tertemiz bir duygu geçişi ve oyunun tamamında ve sonrasında seyircide bırakılan his... Sıfır defo, sıfır hata, sıfır zorlama... Dilara Hanımın büyük hayranıyım fakat Ali Haydar bey içimizi bu oyunda paramparça ediyor. Hikayesi ve başına gelen durum ile mücadele edişi, incecik düşünülmüş, çalışılmış. Sanki filmden fırlamış gibi. Sahnede olduklarını unutarak oynayan muhteşem iki dev oyuncu ve bize tiyatro izlettiğimizi unutturan Fact Tiyatro. Final sahnesinde tüm seyirci ve oyuncuların aynı anda ağlayıp final yapması kolay denk gelecek bir hikaye değil, uzun saatler etkisinden çıkamadık...
Elinize emeğinize, canı gönülden çokça tebrikler...
Tırtıl GPT-148 / Fact Tiyatro