-
İzafiyet; hareket ve simge fakiri, sadece diyalogla anlatılan bir oyun. Oyunda metafor yok, oyuncular sahnenin farklı alanlarında dolanarak, kah oturup kah gezerek bolca diyalog ürettiler. Anlatma göster!
Sinemada hikaye yetersizliğinden kaynaklanan ünlü kişilerin hayatlarını anlatma hatasına tiyatroda da düşülüyor. Bir insanın hayatına olduğu gibi bilemeyiz, yazdıklarından da bilemeyiz, akrabalarından da bilemeyiz, kendisi bile anlatsa bilemeyiz. İnsan dediğimiz varlık düzenleme ya da kötüleme yoluna gider olan olduğu gibi anlatma cesaretine sahip değildir. Bu sebeplerden bu tarz oyunlar bana asla geçmiyor, hele de bu kadar görüntü anlamında fakir bir anlatım varken…
-
-
Dogville, oyunculuk, dekor ve prodüksiyon açısından başarılı bir oyun olsa da bazı tercihlerini çok eleştireceğim.
Sinemadan tiyatroya eser uyarlanacaksa konu görüntü ile çözülemeyen şeyler olmalı, doğrudan uyarlama yerine tiyatral bakış açısıyla, tiyatronun materyalleriyle baştan yaratılmalı, metafor ve simgeler üzerinden anlatılmalı...
İkinci olarak tiyatroda teknolojiye karşıyım, özellikle de sinemadan evrilmişse… Kameralarla desteklenmiş görüntü olacaksa tiyatro niye var? Sinemanın elinde efekt gibi kocaman bir güç varken hele de…
Anlatıcının varlığı; izleyiciyi, hikayenin evreninden çıkarıp gerçekliğe sürüklüyor. Bence bu oyunda gerek yoktu.
Son ve asıl önemli olan soru: Neden? Yeni hikayeler ve yeni anlatım biçimleri varken aynı konuyu sinemadan tiyatroya aynı şekilde aktarmak neden! Özgün yazar mı yetişmiyor, özgün yazarlar liyakat sorunu yüzünden devlet tiyatrosu seviyesine mi gelemiyor?
-
-
Tek kişilik oyunlarda bütün konuşmalar monolog olduğundan oyuncunun karakter geçişleri elzemdir. Dirmit veya Hamlet bunun bence en başarılı temsillerinden. Korkuyu Beklerken’i yıllar önce benzer bir dekorla izlemiştim, o zaman tek perde ve daha keyifliydi. Bugün izlediğim oyunsa iki perdeye çıkarılmış, donuk ve fazla uzun geldi. Hikayenin çerçevesi belli, uzatmak onu daha doygun hale getirmiyor.
İzafiyet / Ankara Devlet Tiyatrosu