Franz Kafka’nın I. Dünya Savaşı sonrasında yazdığı kısa öyküsü “Ceza Sömürgesi”, şimdi tiyatro sahnesinde!
Güneşin kavurduğu bir sömürgenin merkezinde, totaliter rejimin hükümlerini uygulayan tuhaf bir yargısız infaz makinesi
DEVAMI vardır. Bu makine tarafından öğütülmek üzere olan bir mahkûmun ve hayatını bu makineye adayarak benliğini çoktan yitirmiş, otorite bağımlısı bir subayın, batı medeniyetinin temsilcisi-itibarlı bir gözlemci gezginle yüzleşmesi farklı açılardan ele alınırken; bir tür iç-dış hesaplaşmaya benzeyen çatışmalar yumağı, kazananı olmayan bir düelloya dönüşür.
İnsan eliyle kurulan ve yine insan eliyle bozulan sistemin daimî mahkûmları mıyız?
Dağıtılan rolleri mi, yoksa seçtiklerimizi mi oynuyoruz?
Eski düzen-yeni düzen… Aslında hepsi aynı mı?
Seyirci kalmak, bizi kurtarır mı?
Delilik ve dahilik arasındaki fark nedir?
Şeytan ayrıntıda mı gizlidir, yoksa her yerde midir?
Sanat nedir? Ya da bir sanat eseri?
Sizi, kafkaesk bir dünyada Kafka’nın sorularıyla baş başa bırakıyoruz.
Kan, kir, pas, sis içinde… Adaletin güneşi doğar mı? Bilmiyoruz.
DAHA AZ GÖSTER