Shakespeare anlatılımıyla Richard’a dair ön bilgim vardı. Ancak yüzeysel bir ön bilgiyle, hikayeyi anlayabilmek çok güç. Şunu en baştan söyleyebilirim ki oyun öncesi karakterleri, oyunun hikayeyi ele alış şeklini, hatta Shakespeare’in Richardını kesinlikle iyi bilmek gerekiyor. Ben de bu sebepten oyuna kesinlikle ikinci defa gideceğim.
Oyun ilk perdesinde öncelikle karakterleri oturtmak, hikayeyi kavramak ve zamansal oyunları takip etmek benim için çok zordu. Takip edemiyorum, anlayamıyor muyum düşünceleriyle beraber ilk perde keyifle değil endişe ve kaygı içinde izlediğim maalesef.
Arada verildiğin kısa da olsa bir araştırma yapıp hatta oyunun zamansal ilerleyişi okuyup, ne yazık ki benim gözümden kaçan oyunun bilgilendirme kağıdını alınca en azından anlamsız gelen ilk perdeki bazı sahneler benim için anlam kazandı.
İkinci perde başlarken aklımdan geçen şey oyunun ne de olsa bugün benim için bir çok açıdan anlamsız kalacağı ve kesinlikle tam olarak hikayeyi araştırıp oyunu tekrar izleyeceğimdi. Bu nedenle daha sakin hikayeden ziyade oyunculuklara odaklanarak izleyip keyif almayı hedeflemiştim.
Neyse kii ikinci perdede hikayenin geçişleri daha anlaşılır hatta ilk perdedeki sahneleri açıklayıcı şekildeydi. Karakterlerin oyun içindeki oyunun yarattığı isim kargaşası benim için tamamen geçmese de hikayenin ilerlerken konudan beni çok uzaklaştırmadı. İkinci perdede oyunun anlam kazandığını, karakterlerin dönüşümlerinin netleştiğini, hikayenin takibinin yapılabildiğini ve içselleştirme daha kolay olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.
Okan Bayülgen tam bir sahne canavarı gerçekten büyülendim tarif edemeyeceğim bir heyecandı onu izlemek. Kevork Türker ve Oral Özel ismen bahsetmek isterim onlardan da izlemek de çokk keyifliydi karakterlerini benimsemekte hiç zorlanmadım duyguları ikisinin de çok geçirgendi. Onları dinlemek bile daha kolaydı konuşmaları sakin net anlaşılırdı. Bunu söyleme sebebim de özellikle kadın oyuncuların çok hızlı konuşması bu karakterlerin ya da sahnenin getirisi miydi tam olarak cevap veremesem de oyunu biraz daha da anlaşılması açısından zorlaştıran bir durumdu.
Kostümler, sahne dekoru, ışık ve müzikler müthişti. Koltuğumun önde olması ve sahne kaynaklı olduğunu düşünsem de bazı yerlerde ne yazık ki müziğin oyuncuların sesini bastırdığını söylemeliyim.
-spoiler-
Oyunun finaline gelecek olursak açıkçası okan bayülgenin seyircinin arasına girip söylenmesini istediği şeyi duyduğumda oyunu kesinlikle anlamamışım hissine kapıldım kafamda nerde ne demişti ya orda böyle değil miydi diye düşünürken evet gerçektende oyun bu şekilde bitti. Açıkçası sonunda bir söyleşi yapılmamış olsaydı oyunu anlamamış olduğum düşüncesiyle o koltuktan kalkacaktım. Bu nokta da aslında benim en büyük eleştirim oyun zaten anlaşılması ve takibi zor bir oyunken ilk perde sonrasında ikinci perdeyle kendine gelen seyirci finalde neden bu soru işaretiyle bırakılıyor ? Richardın oyunun o son sahnesindeki iki ucunu izlerken birinin vicdanı olduğunu ve vicdanın gerçek olduğunu bu nedenle aslında oyunun ilk sahnesi itibariyle kendisinin dahi inandığı kişi olmadığını gerçek bir kötü olduğunu ve bunu kabul ettiğini düşünmüştüm. Ancak Okan bey oyun sonrasındaki konuşmalarından çıkardım şu kii; seyircide bu şaşkınlığı bilerek yaratıyor, aslında Richard’ın vicdanen bir yüzleşme değil kendisine yüklenen o kötü sıfatları ne yaparsa yapsın değiştiremeyeceğini kabul etmek zorunda kalıyor. Bu durum daha net mi ifade edilmeli diye düşünüyorum açıkçası çünkü zaten oyun boyunca seyirci kendinden tereddüt ettiriliyor gerek oyunun hikaye takibi gerek zamansal geçişler gerek karakterleri anlamak açısından.. Bunu söylemem sebebim de en başta bu oyunun asla bu kadar düşük bir puanı hak etmemesi yapılan yorumlarda genel olarak takip etmekte anlamakta zorlandığını söyleyen seyirci ve oyun sonu söyleşide Okan beyinde değindiği noktalar aslında oyunu açıklama gereği duyması. Final sahnesi muhteşem de olsa oyunun söyleşi olmasa belki de bir çok kişi benim gibi kafasında büyük bir soru işaretiyle gidecekti.
Richard / Dada Salon Kabarett