-
Dün akşam prömiyeri izledim. Öncelikle oyun 70dk sürmüyor 105-110dk arası sürdü. Çok parça parça hikayeler var. Bu parçalar birleşecek sanmıştım ama yanılmışım. Benim kafamda bir bütünlük sağlamadı anlatılanlar. İkea muhabbeti çok sıktı. Oyun bitti dediğiniz yerde bitmiyor bence orda bitmesi lazımdı.
Anlatılmak istenen konu ve siyasi göndermeler çok güzel ama genel olarak oyun tam harmanlanmamış.
——
Oyundan bağımsız olarak, izleyicilerin çoğu maske takmıyor neden maskesiz içeri alınıyor? Hem maskesiz girilmez yazısı asıyorsunuz hem de kimseyi uyarmıyorsunuz.
-
Yetmiş dakika, tek perde, içinizde bir yerlere dokunan, güncelliği sanırım hiç bitmeyecek olan göçmen ve savaş sorunlarına değinen trajedi, dram türünde bir oyun. Yerinde ve doğalında esprilerle o kadar güzel donatılmış ki kesinlikle baymıyor ve muhteşem bir seyir zevki veriyor. Midilli adasında geçen olaylar örgüsü üç çekirdek ailenin hayatlarına çok yönlü pencerelerden bakmamızı sağlıyor ve birçok mesaj veriyor diyebilirim.
Bu akşam benim açımdan özel, tiyatro emekçileri ve özel tiyatrolar için de önemli bir duruş sergilendi. Moda sahnesinin dün akşam itibariyle ikinci kez elektrikleri kesilmişti. Zamlara ve ödeme kolaylığı sağlanmayışına olan protestonun ikinci günüydü. Işıldaklar ve komşu dükkanlardan alınan uzatma elektrik ile bu akşam bizlere bu muazzam oyunu seyrettirdikleri için öncelikle Moda Sahnesi’ne ve bu teknik sorunlara rağmen sahneye çıkıp bizimle üretimlerini paylaşan TiyatroDEA ekibine kocaman teşekkürler. Sizler üretmeye, bizler de desteklemeye devam edeceğiz.
Oyuna dönersek; çift taraflı seyircili meydan sahne düzeninde oynanan oyun, tahta iskeleye benzer bir platform, sandalyeler ve kırmızı bir örtüden oluşan, oldukça etkili ve sade bir dekora sahip. Özellikle o kırmızı örtü oldukça fonksiyonel bir biçimde kullanılmış. Çok beğendim. Müzikler özenle seçilmiş. İzleyiciyi duygudan duyguya sokuyor, tansiyonu bir yükseltiyor bir rahatlatıyordu.
Oyunculukları birbirinden ayırmam kesinlikle mümkün değil. Ekip olarak muhteşem uyumları ve her saniye daha da büyüyen performansları ile şahsım adına büyük bir seyir zevki yaşattılar. Hepsine ayakta alkışlar. Işıkları bol olsun.
Mutlaka zaman ayırın ve bu oyunu listenize alın derim.
-
Eleştirilecek o kadar şey varki neresinden başlayayım.
1-Neden bu oyun? Şu yaşadığımız devirde kime ne anlatıyor? Aydınları karalayan Mehmet Baydur’un en kötü oyunu. Gerçi çoğu oyunu iyi değildir ancak bu da kötünün kötüsü. Sürekli içki içen, kimin eli kimin cebinde ahlaksız, hiç bir işe yaramaz, sadece boş boş konuşur dediği Mehmet Baydur’un aydın kesimi kötüleyen hiç bir mesajı olmayan bu oyun neden seçilir anlayamadım.
2-Neden Semih Kaplanoğlu? Filmlerden tanıdığımız bir tarzı olduğunu düşündüğüm Semih Kaplanoğlu gözümde bütün itibarını düşürdü. Madem talihsizce bu oyun seçildi o halde yönetmenin bir yorumu bir rejisi bir imzası olsaydı. O da yok.
3- Oyunculuklara gelince o kadar nefretle oynadıkları belli ki prova aşamasında her gün küfrettiklerini anlamamak imkansız. Bütün oyun monoton geçiyor hiç bir heyecan yok. Herkes kendi içine konuşuyor. Yalnız Fatih Topçuoğlu oyundaki tek katlanılır kişi. Diğerlerileri ise çok sıkıcı ve sığ.
4- Oyunun dekoru gayet masraflı ayrıntılı düşünülmüş. İçeriye doğru bir mutfak bile yapılmış. Yukardan kar yağdırılmış ama o kadar emeğe yazık olmuş. Dekor hiç birşeyi kurtaramadı.
5- Işıklar konusu ise tam bir fiyasko. Ya çok amatör bir ışıkçı yaptı ya da Yönetmenin ışık konusunda hiç bir fikri yok. Hiç bir geçiş yokken Işık kararıyor. Mesela kapı çalıyor, Işık kararıyor açılıyor ve gidip kapıyı açıyorlar yani arada bir zaman geçişi yok mekan geçişi yok ışıklar niye sönüyor kimse anlamadı.
6- Neredeyse iki buçuk saat süren iki perdelik oyun tam bir zaman kaybı. Hayatımda hiç bir oyunu bu kadar acımasızca eleştirmemiştim. Ama bu oyun tiyatroyla uğraşan herkesi mesleğinden soğutur. Seyircinin de aklıyla dalga geçiyor diye düşündürür. Sahnenin ortasında oyun boyunca duran koliyi ise hiç anlatmayayım. Çünkü bir yerde oyuncunun “Bunun burada ne işi var” deyip alması ise tam bir saçmalık. Galiba gerçekten unuttular sahnede aksi taktirde hiç bir manası olamaz. Son sözüm devletin imkanlarını kullanarak aylarca prova yapıp seyircinin karşısına böyle oyunlarla çıkmaya kimsenin hakkı olmamalı…
-
Memet Baydur'un, yıllardır sahnelenmemiş o kadar güzel metinleri, oyunları (Kamyon, Vladimir Komarov, Yeşil Papağan Limited...) dururken, İDT, bu kadar bıçak sırtı bir oyunu neden seçti acaba? Ülkede hemen her konudaki bölünme yetmezmiş gibi, bu oyunun seyircisi de, "sevenler ve nefret edenler" diye ikiye bölünür, bölündü, bölünecek, normaldir... Ayrıca, M. Baydur'un bu oyunu, genç tiyatro seyircilerine hitap eden bir metin de değil... Oyuncuların performansı bile metni sevdirmeye yetmiyor... Kabul etmeliyiz ki; bir tiyatro yazarının bütün metinleri aynı düzeyde olmayabilir, çok eser bırakan yazarlarda inişler çıkışlar olacaktır...
Son slogan; "İDT'den Kamyon'u, yeniden istiyoruz..." Pandemi sonrası şu sıkıntılı zamanlarda, toplumun gülmeye, rahatlamaya daha çok ihtiyacı var...
-
BGST'nin bence en iyi oyunu. Tiyatroyu seven herkesin izlemesini tavsiye ederim. Güzel oyunlarda uzun uzun yazmıyorum. Oyun güzel. İzleyin.
Ver Parayı / Bakırköy Belediye Tiyatroları