“Canavar” oyunu, birlikte yaşayan abla-kardeş olan Aslı ve Derya’yı bir gün kuzenleri Kemal’in ziyarete gelmesi ile başlıyor. Oyun süresince izleyiciler olarak onlarla birlikte evlerinin mutfaklarında oturuyor ve sohbetlerine ortak oluyoruz. Gayet doğal gelişen ve güldürü unsurları içeren sohbetleri, geçmiş aile meselelerine uzandıkça önceden açılmayan bazı kilitli kutuların açılmasına sebep oluyor. Kemal’in kuzenlerini ziyarete gelişinin esas amacı ve bunun geçmişleriyle bağlantıları, oyunun ilerleyen dakikalarında anlaşılıyor. Oyunun sonunda karmakarışık hislerle, oldukça etkilenmiş bir halde, oturduğunuz koltuğa mıhlanmış bir şekilde kalakalıyorsunuz. En azından benim için böyle olduğunu söyleyebilirim. Bir psikolog olarak izledikten sonra uzun bir süre etkisinden çıkamadığım bir oyun oldu. Gülçin Hanım'ın oyunculuğuna bayıldım, onu başka oyunlarda da seyretmeyi çok isterim.
Oyuna bilet alırken tanıtım yazısındaki “Travma mağdurları için tetikleyici unsurlar içerebilir.” yazısını gördüğümde mümkün olduğunca kendimi buna göre hazırlayıp oyuna da öyle gitmem gerektiğini anlamıştım. Ancak kendimi ne kadar hazırlamış olursam olayım, yüreğimi sıkıştıran o güçlü hissin belirmesini engelleyemedim. Oyun hakkında spoiler olmaması açısından oyunda işlenen travmanın türü ve büyüklüğü konusunda bir bilgi yer almıyor. Ancak geçmiş yaşantısında büyük bir travmatik olay yaşamış izleyicilerin oyun hakkında bilgi edinip öyle gitmelerini tavsiye ederim, aksi takdirde çok tetikleyici olabilir.
Ne güzeldi Yusuf Umut'un hikayesini dinleyebilmek, onunla beraber hayatın hep umutla bakılacak bir tarafını bulabilmek... Hiç sıkılmadan, yüzümde tebessümle izledim, siz de seyrediniz.
Canavar / İki Tiyatro