Bence çok abartılmış ve arafta bir oyun. Tarifi zor; tiyatro mu, değil, tek kişilik gösteri mi, değil, stand-up mı, o da değil. Orjinal esere ne kadar sadık kalındı bilemiyorum ama uyarlama yapıldığı için metnin içine Atilla Atalay'ın Sıdıka tiplemesi ve hikayelerinden tahminim bolca hatta aşırı dozda soslama yapılmış. Gençliğimizde Atilla Atalay mizahını ve Sıdıka'yı (sonradan dizi de yapıldı) Gırgır, Hıbır, HBR gibi mizah dergilerinden keyifle okurduk, 90'ların Türkiyesi ve atmosferinde hiçbir abartısı ve çıkıntısı yoktu. Ama her şey o kadar hızlı değişiyor ki, mizah da bunun dışında değil.
Bu oyunla 70'lerin, 80'lerin mizahına ve naifliğine güzelleme yapılması ve bunda da yine aşırı dozda basitliklerin (örn. cin derneği, kır gönlünün zincirlerini, yeşil kitap, dualar/sureler...) neredeyse beşer dakika arayla tekrar tekrar kullanılması hiç hoş olmamış. Ama Nezaket Erden'in oyunculuğunun ana (ve belkide tek) damarı olan "taşra hikayeleri komedisi"nin kentteki büyük bir izleyici kitlesine hoş vakit geçirtmek için daha uzun yıllar gideri olur, kendilerine bu yolda başarılar dilerim.
Genç seyirci kitlesinin en basit komediye bile ne kadar aç olduğunu görmüş oldum...
Guzel bir reklam calismasiyla cok one cikarilan ve cok fazla bilgi olmamasina ragmen oyuncu kadrosuyla iyi bir izlenim veren Hucreler, dekor haricinde cok basarisizdi.
Oyuncularin tamami toplumda en cok akilda kalan tiplemeleriyle bir seyler yapmaya calisirken sadece kakafoni ve kopuk sahneler izlettiler.
Kismen guzel bir replik bile, gereksiz bir abartiyla sinir bozucu bir hâl aldi.
Oyun icinde ne sonucu ne de anlatmak istedigi konu birbirine bagli olmayan bir seyler izledik.
Aldatılan bir adamın vücudundaki değişimleri izleyecektik ama bunun yerine Hücreler Köyü’nden kesitler izledik.
Öncelikle kendimi bir Gülse Birsel dizisinde, karakterlerden birinin kaotik rüyasındaymışım gibi hissettim.
Aşina olduğumuz karakterler, bildiğimiz konuşma tarzlarıyla oradan oraya koşturup gürültü yaptılar. Çoğu yerde birbirlerinden ve oyundan oldukça kopuk görünen karakterler, bağlantı kuramadığım diyaloglarla ve sürekli bir bağırış çağırışla başımı ağrıttılar.
Oyun başlar başlamaz hissettiğim hayalkırıklığı, modası geçmiş ve hiç komik olmayan replikleri duydukça yerini oyuncular adına utanma hissine bıraktı.
Kötü oyun, güzel dekor.
Sevgili Arsız Ölüm - Dirmit / Tiyatro Hemhâl