Korkunç, felaket bir oyun.
20 yıl önceki Türkiye'nin beslendiği, komik sandığı konular üzerine kurulu, oldukça eril ve çok rahatsız edici boyutta cinsiyetçi bir oyun.
İlk perdede 'Saf salak' tiplemesine yakın bir kadın; kendisini taciz eden, elleyen, dilini uzatarak öpen bir erkeğin "İnsan" olduğuna kanat getirerek evleniyor. Çalışan işe giden kadın, evlendikten sonra bir anda düğün masraflarına, saçma sapan isteklerine para konulan, tripler atan, garip şeylere takılan, vasıfsız ve vizyonsuz bir sözde " ev kadını " profiline döndürülüyor; erkeğin cebinden çıkan paraya edeceği şikayetten güldürü ögesi çıkartacaklar ya ...
Sözde esprilerin içinde Nuri Alço, Haydar Dümen, Coşkun, tecavüz ve gazoz var ve buna gerçekten gülen hala uyanamamış eski jenerasyon Türkiye insanı.
Midemi tamamen kaldıran, iğrenç, espri zannedilen; toksik maskülinite cümleleriyle doluydu ve bu cümleler sadece kadını tiksindirici boyutta cinsellikte sıkıştıran, erkeği ise üreme organına kadar yücelten seviyedeydi. (Ben sana yatırım yaptım..) (Testislere beton yetmez.. (Ben bunu alırken bu böyle değildi.) (Bütün mahalleye versen yetmez.) Rus bir kadın ağzından, (biz Ruslar böyle oluyor şöyle oluyor canimiz s*kiliyor...)
(Açılmadan iade)
Durmadan bağıran, dilini çıkararak yalama hareketleri yapan bir sapkın ve sapıklığı sözde güldürü ile birleştirilerek meşrulaştırılmış. Böyle bir oyunda tabii ki aldatma üzerine de espriler dizilmiş. Bir de sonunda toplumsal mesaj verir gibi bitirmeye çalışmamışlar mı, bunca şeyle insanları güldürmeye çabaladıktan sonra, sadece oraya güldüm işte.
Homofobi kırıntılarını gizliden gizliye barındıran, yıllardır ülkemizde sunulan, gay taklidinin güldürü unsuru olarak sunulması tabii ki şaşırtmadı.
İçinde, "Erkek adamın erkek çocuğu olur", "erkek çocuk iyidir yaşlılığında anne babasına bakar.", "Defolu karı aldık.", "Anamı skeceksin" İlişkiye girmek istemeyen eşe kurulan " Başın ağırmıyora ne yokuş yapıyorsun lan bana ", "Hay ben senin çantalarına sıçayım",
"Evlilik gecesi için, sana neler yapacağımı çok uzun süre düşündümmm " cümlesi gibi daha nice feci an vardı.
Evliyken Rus bir kadınla yatmaya gitmesi.
"O kadınsa evdeki ne" demesi ve buna insanların gülmesi. İşte bu sizin bu oyunu sürdürmenizin sebebi. Ülkenin trajedisinden faydalanıyorsunuz. Karısından hep 'benim karı' diye bahseden bir karakter ve buna gülen insanlar sizin tek sürdürülebilirlik kaynağınız.
Size tek bir tavsiyem var, oyuna çocukları almayın lütfen. Bu rezillikle büyüyen bir nesil olarak biz geçebiliyoruz da o korkunç cinsiyetçi oyununuza çocukları yalvarırım almayın...
Daha önce Oyun Atölyesi’nden izlemiştim ve oyunu o zaman da çok beğenmiştim. Fakat Aysa Prodüksiyon’un yorumu metni bambaşka bir yerden yakalamış. Daha vurucu, daha gerilimli, çok akıcı bir oyuna dönüşmüş. İki oyuncu sahnede adeta satranç oynuyor ve finalde taşlar bir anda yerine oturuyor. Kısacası, evlilikte “ufak tefek” görünen şeylerin hiç de ufak olmadığını hatırlatan çok iyi bir oyun. Kaçırmayın!
Çok etkileyici, çok başarılı. Hem gülüyorsunuz hem gözleriniz doluyor. Bir an bile sıkılmadan izledim. Herkes izlemeli. Ömrü uzun olsun. Emeği geçen herkese teşekkürler.
Uğur Kanbay sıra dışı bir oyunculuk sergiledi. Tiyatro metni de kendisine aitmiş. Normalde 2 perdelik oyunlarda saate baktığımız olabilirken saate hiç bakmadığım, başta güldüren daha sonra meselenin trajikliğiyle gözleri dolduran bir oyundu. Toplumda birçok insanın görmezden geldiği yahut eğreti gördüğü bu nedenle de seks işçiliğine itilen trans bir bireyin hikayesini, Eylül'ün, Kasım'ın hikayesini izledik. Bu sezon gittiğim en iyi oyundu diyebilirim. Hem metin hem oyunculuk 10 üstünden 10.
Seninle Evlenir Miyim? / Bu Tiyatro