-
İçerik, oyunculuk, dekor, müzikler ve verdiği mesaj ile son yıllardaki en güzel çocuk oyunu diyebilirim.
Çocuklardaki merak duygusu , hayal etme ve sorgulamaları üzerine güzel doneler veren bir oyun olmuş.
İlk defa bir oyuna 10 puan veriyorum. Tavsiye ederim.
(5-9 Yaş arası çocuklara hitap ettiğini düşünüyorum.)
-
Müzikler, hareketli öğeler, ritim, oyuncuların uyumu ve dekor konu ile bütünlük içindeydi. Tekrarlayan öğrleri ve tekrar sıklığını başarılı buldum. Son olarak illüstrasyonlar müthişti.
5-9 yaş arası çocukların ve her yaştan yetişkinin keyif alabileceğini düşünüyorum. Yetişkinler için özellikle, çocukları dinlemeyi, duymayı hatırlatması bakımından güzel. Çocukların merak duygusuna karşı yetişkinlerin kayıtsızlığı güzel aktarılmış. Çocuklar içinse pes etmeme, yaratıcı potansiyelinin farkında olma, soru sorma, sorgulama ve bu yönde bir özgüven aşılamak adına güzel, somut bir oyun olmuş. Bununla birlikte oyunun sonu sanki aceleye gelmiş, gibi. Cevaplar değil sorular önemli ancak bir çocuk oyununda mevcut çatışmanın somut bir anlatımla sonuca ulaştığını görmek etkili olabilirdi.
-
Kesinlikle çocuk oyunu değil :) Çocukluğunu unutan yetişkinler için bir oyundu. Gidin belki bir şeyler değişir hayatınız da.
-
Oyunu dün Garibaldi Sahnesi'nde izledim.
Oyun metni ve oyunculuklar çok kaliteliydi.
Kadın erkek ilişkilerindeki dürüstlük-derinlik-iletişim-empati hakkında sorgulatıcı ve uyarıcı bir oyundu.
İzlediğim oyunlardan, "Babamın Kelimeleriyle"deki Lou, "Sonbahara Son Güller"deki Seniha Örnekses, "Suçsuzlar Çağı ve Suçlular Çağı"ndaki bankacı oradaydı ama tamamen farklı karakterlerde ve çok çok başarılıydılar. "Bir Ruhun Hikayesi" oyununun (çok değerli oyuncusu Zeynep Erkekli de dün akşam seyirciler arasındaydı) asistanı da oradaydı ve oyunculuğu çok başarılıydı.
-Spoiler içerir-
-Spoiler içerir-
Birinci öyküde erkeğin işiyle ve partneriyle ilişkisini dengede tutamaması, partnerinin duygularını yeterince anlayamaması, olaylara yüzeysel yaklaşımı, sorunu patronun kötü olması gibi bir "dış odak noktasına yükleme" tutumu, düşüncelerini zamanında net ve sözel olarak dile getirmemesi nedeniyle olanları izliyoruz. Erkek ofise, kadın kliniğe gidiyor.. Kadının sonradan dinlediği "telefon mesajı" ile daha da derinleşen üzüntüsünü hissediyoruz.
İkinci öyküde kadının bir "aydınlanma anı" ile eşini neden sevdiğini ve evliliğini neden sürdürdüğünü anlamasıyla olanları izliyoruz.
Üçüncü öyküde evlilik içi bir güven sorunu gibi başlayan diyalogda erkeğin evlilik dışı ilişki olarak bir "aldatma ötesi aldatma öyküsü"nü öğreniyor ve kadının reaksiyon olarak yaptığı şeyle durumun bir "medea ötesi trajedi"ye dönüşmesini izliyoruz.
-
Kırmızı Küre / İstanbul Devlet Tiyatrosu