-
-
Oyun başladıktan sonra Bergüzar Korel'in ''kızlar ve oğlanlar'' adlı oyunu gibi havası gibi hissettim önce. Anlatıcı ve performans gösteren bir kişi. Dalgakıran oyununda Serkan Altınorak'ın performansı gerçekten çok başarılıydı. Fakat! hikayeye bir türlü giremiyorsunuz. Seyirci odaklanamadan oyun bitiyor zaten. Tamam aralarda yakalayarak seyircinin kafasında tamamlama fikri güzel ama Craft'ta o kadar başarılı sergilenen metinler gördüm ki, Serkan Altınorak'ın performansı dışında hepsi beklentimin altında kaldı.
-
Gerçekten yazdığınız iki noktaya çok katılıyorum. Birincisi Craft tiyatronun fuaye problemi. Ben Kadıköy'deki yerini çok seviyordum. Çünkü orada daha samimi ve sıcak bir ortam vardı. Şimdi Craft'ın o canlandıran hissi artık yok. Bu yüzden Bomotiada'daki yerini sevdiğimi pek söyleyemeyeceğim. İkincisi de gerçekten Garaj ,Yen, Waterproof, Kalp, Kızlar ve Oğlanlar gibi oyunlara imza atan Craft'ın oyun kalitesi biraz düştü. Sanıyorum Pandemi ile bağlantılı olabilir gayet doğal. Umarım en kısa sürede tekrar güzel oyunlarla canlanır.
-
Eveeettt.... Uzun yazı okumaktan sıkılanlar öncelikle okumasın :)))
Öncelikle Craft'ın fuaye sorununu irdeleyelim... Craft'ın en iyi fuayesi, Cihangir'de yer alan mekanda idi... Daha sonra Kadıköy'deki sahne'nin fuayesi olmadıgı gibi, oyunu izlemeye gelen izleyici yagmur altında, karda ve fırtınada içeri alınmaz, kapıda bekletilerek, bazı kişilerin sadist duyguların tatmini saglanırdı.... Özeliklle Kadıköy'deki sahneye gittiginizde, oradaki atölyede egitim gören arkadasların çöplerini bıraktıkları rezil masaları, oyunu izlemeye gelen oyuncular temizleyip oturmak zorunda kalırlardı... Yeni mekanları Bomontiada'da da fuyaye yok... Siz, Sahne kapısı önünde ayakta sıraya giriyorsunuz ve bekliyorsunuz ve tahminimce 150 Kişi kapasiteli sahne için 20.25 de kapı acılır, 20.30'da oyun başlar gibi temelsiz bir cümleyle muhatap oluyorsunuz. Bitti mi hayır :))) Sahnede yetkili arkadas, saclarını tepesinde toplayan feminen arkadas, sizin sıra bekleyişinizi espri konusu yapıp arkadaslarını güldürmeye calısırken zekasını ne kadar olduğunu anlıyoruz. Kısaca Craft'ın fuaye sorunu devam ediyor, ve gelen izleyiciye hak etmediği saygıda yaklaşılıyor...
Gelelim oyuna.... Serkan Altunorak'ın performansı yine ve yine cok kötü... Killology oyununda direkle yaptıgı dansımsı figürler ile kurtarmıstı, bu sefer de oyuncumuz aglama atölyesine gitmiş, ve aglıyor... Aglayarak duygu gecişini saglayacagını düşünüyor... Duygu gecmiyor... oyunun en trajik kısmı olan, Lucy'nin ölümü, izleyiciyi dehsete düşürmesi gerekirken, sıfır performansla o kısım gecmiş gitmiş oluyor...
Oyunun sonunda aklınızda kalan; komik olduğunu düşünen Crafft kapı görevlisi, Serkan'ın kötü performansı…
Garaj ve Yen gibi oyunlar sergileyen Craft'tan aynı yüksek kalitede, yetenekli oyuncuların yer aldıgı performansları bekliyorrum....
-
Başarısız bir metin, ilgi çekmeyen pek çok anekdot, bölük pörçük anlatım evet oyuncu vücut dilini kesinlikle çok güzel kullanıyor, mimikleri başarılı ve hüngür foşurt ağlıyor ama duyguyu hiç geçiremiyor, böylesi bir dram hikayesinde izleyeni yakalayabilmesi gerekirdi ama gözü yaşlı olmak duyguyu geçirmeye hiç bir zaman yetmiyor.
Sanırım artık Craft'tan, eski Craft performansını beklemekten vazgeçmeyi kabullenmek lazım. Craft ise; gözü kapalı bilet aldığımız, yağmurda Kadıköy'de islanarak sırada içeri girmeyi beklediğimiz, o kalitedeki oyunları anlaşılan sadece özleyeceğiz; Garaj, Yen, Yutmak, Kalp, Fotoğraf 51 ne oyunlar izletmiştin bize Craft, şimdi Sığınak ve Dalgakıran gibi oyunlar üzüyor...
Taner Seleker, Zorlu PSM'da olduğunu bildirdi
1 yıl önce